Paylaş
GÖLCÜK
‘‘FIRSATINI bulsak enkaza dönüşen binanın kaç katlı olduğunu soracağız, ama konuşmak, hatta yürümek bile yasak... Çünkü enkazda çalışan Rus kurtarma timi, belki de canlı vardır diye zemini dinliyor... Başka ses istemiyor...
Son çare ses verip-ses beklemek.
Tak, tak, tak, tak-tak-tak.
Sessizlik...
‘Hello, hello, hello...'
Sessizlik.
Tak, tak, tak, tak-tak-tak...
Ölümün sesi... Mezarın sessizliği. (Bahçecik -23 Ağustos 1999)’’
* * *
Bir yıl kadar önce başında beklediğimiz enkazdan ne yazık ki canlı çıkan olmadı... Aradan geçen sürede ‘‘Kurtarma timinin çabaları sonuçsuz kalmasaydı ne olurdu?’’ diye çok düşündük...
Yanıtını dün Gölcük merkez mahallesindeki çadırkentte bulduk:
- Hürriyet çadır kurmuş, gazete dağıtıyormuş...
- Kız baba, doktor annem için ne dedi?
- Hortumu biraz çadıra doğru tutsana içerisi cehennem gibi...
Çadırkentte yaşam iki ay içinde sona eriyor...
Gelecek günlerin belirsizliği çadırkent sakinlerinde moral bırakmamış... Kimisi kopup yerine dikilen kolunu düzeltecek ameliyat için devlet hastanesine ödemek zorunda kalacağı 3 milyar lirayı denkleştirme telaşında... Diğeri emekli maaşıyla 100 milyon lirayı bulan kirayı nasıl karşılayacağını düşünüyor... Gelecek ay açılacak okulların bütçeye getireceği ek yük de cabası...
* * *
Her Gölcük’e uğradığımızda boğazımıza takılan o tanıdık yumru dört yaşlarında sarışın kız çocuğuyla tanıştığımızda sanki daha da büyüyor.
Olanca sevimliliğiyle yanımıza yaklaşan Gizem sürprizini yanında taşıyor... Sevmek için uzandığımızda arkasında sakladığı miki fare maskesini son anda yüzüne takıyor, kahkahayı basıyor... Bu kızın daha geçen yıl üç gün enkaz altında kaldığını hayal etmek bile zor... Gizem'in neşesi, gaz tenekelerinde yetişen çiçekler sanki yaşama yeniden sarılma refleksi gibi biraz olsun içimizi rahatlatıyor... Gölcük bir yıl önce başında beklediğimiz enkaz değil artık.
* * *
Bu tür yazılarda kestirme muhasebe adettendir...
Depremin ilk günlerinde devlete duyulan haklı öfke yerini gelecek korkusu kaynaklı güçlü beklentiye bırakmış...
2) Buna karşılık sivil toplumun itibarı yerinde... Hatta resmi kurumların organizasyon beceriksizliği sürdükçe gönüllü kuruluşlar halkın gözünde daha da büyüyor...
Paylaş