Paylaş
TÜTÜN tartışmasını sadece şirketler arası çıkar çatışması vektörüne indirgemek habercilik açısından cazip olsa da eksik yaklaşımdır. Aslında Türk iş dünyasının iki büyük temsilcisinin tütün konusunda farklı beklenti taşıdığı doğrudur... Türkiye pazarına girme hazırlığındaki yabancı BAT şirketi ile görüşmeleri süren Koç Holding'in daha serbest ithalat rejimine fırsat penceresi olarak baktığı... Buna karşılık Philip Morris ortaklığı ile 250 milyon dolarlık yatırıma giden Sabancı Holding'in üreticileri kollayacak ithalat sistemi istediği Ankara'ya ulaşan bilgiler arasında...
Ne var ki mesele taraflardan birisini seçip, memnun etmekle bitmiyor.
Çünkü tütünde ithalat ve üretim dengesini kurabilmek sadece şirketler açısından değil yüz binlerce üretici aile açısından hayati önem taşıyor.
* * *
Tütünde politika belirlerken üç ayrı ekseni göz önünde tutmak zorunlu:
1) Tütün üretimi 2) Mamül (sigara) üretimi 3) Tekel'in konumu ve özelleştirme hedefi...
Mevcut yasa taslağında tütünde destekleme alımlarının kaldırılması öngörülüyor... Oysa Avrupa Birliği yıllık 350 milyon kilo düzeyindeki üretimi için 1 milyar euro düzeyinde destek tanıyor. Yani Avrupa'da tütün üreticisinin cebine kilo başına 2-3 milyon lira destek primi konuluyor. Üretici tütünü sattığında eline yaklaşık 7 lira geçiyor. Yerli üretici ise bu rakamın yaklaşık üçte biri kadar başfiyat alıyor.
Dolayısıyla ilk soru, yerli üretimin nasıl süreceği ve yabancı tütün üreticisi ile mevcut refah uçurumunun nasıl kapatılacağıdır...
Sigara üretimi açısından tütün ithalatında uygulanan gümrük ve fonların düzeyi kritiktir. Avrupa Birliği üreticilerinin tütün ithalatında gümrükten dolayı üstlendikleri ortalama maliyet yüzde 5 düzeyindedir.
Buna karşılık Türkiye'deki ithalat maliyeti yüzde 25'lik vergi ve 3 dolarlık tütün fonu ile rekabetin kat kat üstündedir.
Eğer en temel girdi olan tütündeki bu maliyet farkı dikkate alınmadan nihai üründe yani sigarada serbest ithalat uygulamasına gidilirse yabancı sigarayı Türkiye'de üretmenin ekonomik gerekçesi ortadan kalkar.
İzmir üretim yerine Berlin'den sigara ithalatının önüne nasıl geçileceği ikinci kritik sorudur.
Böylece geldik Tekel'in konumuna... Tütün üretimi yok olan, sigara pazarı ithalata dayalı bir ülkede kim neden Tekel'e alıcı çıksın.
* * *
Şirketlerin kendi fırsat pencereleri ile sınırlı talepte bulunmaları normaldir. Ama Ankara'ya düşen herkesi dinleyip ulusal politika çizmektir.
Örneğin yılda 150 milyon kilo tütün üreten ülkede 500 milyon kilo stok bulunmasının hiçbir izahı olamaz...
Dünya Bankası, IMF veya Türk kamuoyunun beklentileri arasında sanılanın aksine büyük fark yoktur. Aklı selim tütündeki kara deliğin kapatılmasını emrediyor, ki mümkündür. Yeter ki şirket politikası ulusal çıkarların önüne geçmesin, ulusal politika da şirketleri ezmesin. İşte o zaman kazanan üreticiler ve tüketiciler olacaktır.
Paylaş