Sıra sınırlara geldi

ANKARA
AKP ile MHP arasında türban pazarlığının iki mimarı var: AKP Grup Başkan Vekili Sadullah Ergin ile MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı. Bu ikili arasındaki ilk temas, daha konu medyaya yansımadan başladı. İki partinin komisyon çalışmalarında bu işbirliği sürdü.

Sadullah Ergin, perşembe gecesi Cihan Paçacı’yı aradı ve ertesi günkü toplantı için mazeret bildirdi. MHP’nin AKP ile cuma günü saat 14.00 randevusu için gerekli hazırlığı zaten tamamdı. Pazartesi veya daha ileri tarihli bir türban zirvesi için AKP’den haber beklemeye başladı.

İki partideki ortak havayı aktarırsak...

Yükseköğrenimde türban özgürlüğü hedefi değişmedi. Ama teknik ayrıntıya girildikçe sınırların dikkatle çizilmesi zorunluluğu da daha iyi anlaşıldı.

Örneğin, AKP’nin Anayasa’nın kılık kıyafet özgürlüğü maddesine ilişkin düzenlemesine muhtemelen şu şekilde içerik ve sınır konulacak: "Yükseköğrenimde (sınırlama ifadesi!) kılık kıyafet serbesttir. Bu serbesti genel ahlak, kamu düzeni ve inkılap kanunlarına aykırı kullanılamaz."

MHP’nin türban yorumu, kamu hizmetlerinde eşitlik ilkesine dayanıyor. Dolayısıyla Anayasa’nın onuncu maddesine şu cümlenin eklenmesi sürpriz olmaz: "Kamu hizmetlerinde ayrımcılık yapılamaz."

NEDEN ANAYASA?

AKP olsun, MHP olsun türbanı Anayasa’yı değiştirmeden serbest bırakmanın yolunu aramıyor.

Oysa Anayasa çalışmaları ilerledikçe uyarıların dozu artıyor. Anayasal eşitlik maddesinin kamu hizmeti sunanlara (doktor, hákim, öğretmen gibi) türban yolunu açacağı endişesi dile getiriliyor. Kılık kıyafet düzenlemesinin kara çarşaf veya PKK üniformasına geçit vereceği de tartışılıyor.

Hatta daha ileri gidelim: Yarın öbür gün bir iktidar çıkar türbanı ceza yasası kapsamına alırsa, Anayasa değişikliğinin anlamsız kılınacağı neden düşünülmüyor?

Daha evvel de yazdım. Türbanı Anayasa’ya koymak galiba iyi fikir değil!

3 parti, 3 pozisyon

BAŞBAKAN’ın İspanya’daki "Velev ki türban siyasi simge olsun" cümlesi üzerine, "Doğru ama eksik kaldı" (15 Ocak) diye yazdım ve epeyi küfür yedim. Ama hálá lafımın arkasındayım.

Türbanı ister dini inanç gereği, isterse siyasi simge olsun... Hak ve özgürlükler çerçevesinde tartışmalıydık. Ancak o sayede herkesin eteğindeki taş dökülür, siyasi hedef ve pozisyonlar kamuoyu önünde en çıplak haliyle şekillenirdi.

Nitekim bakın geçen 10 günde neler gördük, öğrendik:

AKP yönetemedi:

AKP, türbanı 22 Temmuz seçim sonuçlarıyla irtibatlayarak acemilik etti. Saflarında yükselen "üniversite ilk adım, sonrası gelecek" beklentisine boyun eğdi. Merkeze yönelen parti imajını tam da özgürlük adımı atarken bozdu.

MHP amacına ulaştı:

MHP yaklaşan 2009 seçimi öncesinde türban kartını (istismarını?) AKP tekeline bırakmadı. Parti tabanına verdiği türban sözünü tutma yolunda önemli adım attı. "AKP’nin payandası" eleştirisinin kendi seçmeninden çok sol kesimden geldiğinin farkında.

CHP yine tek kaldı:

CHP, türbana muhalefette tek kaldı, laik kesimin sözcüsü oldu. Laiklerin "din devleti kuruluyor" korkusuna oynadı, yaklaşan yerel seçime malzeme topladı. Tek sorun, sol bir partinin yine yasakları savunmasıydı.
Yazarın Tüm Yazıları