ANKARA TRAFİK ışığında üç renk vardır; sırasıyla hepsi yanar. Yeşili kaçırırsanız, sarı ve kırmızıyı beklemek zorunda kalırsınız.
Malum Türkiye ile ABD arasında PKK'ya karşı sınır ötesi pazarlığı var.
Teşbihte hata olmaz, ABD'nin pozisyonu neredeyse trafik ışığı hızıyla değişti.
Çok değil yakın zamana kadar Washington, Ankara'nın isyanına anlayışla bakıyordu.
"Türkiye, NATO müttefikimiz. Kuzey Irak'tan sızan terörist gruplar nedeniyle şehit veriyor. Stratejik ortak olarak üstümüze düşen sorumluluğu yerine getirmemiz lazım" deniliyordu.
Yani ışık yeşildi. Nitekim Dışişleri Bakanlığı'nın en yetkili ağızlarından dinlediğimiz beklenti, "PKK için düğmeye martta basılıyor" başlığıyla bu köşeye yansıdı. (03 Şubat 2007)
Ne var ki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Washington gezisinin ardından diplomasinin duayeni Cengiz Çandar, ABD'li askeri yetkililere atfen, "Işığın rengi kırmızıya yakın sarı" diye yazdı. (Referans Gazetesi, 20 Şubat 2007)
Önceki gün yine Cengiz Çandar'la birlikte ışığın son halini öğrendik: Kırmızı!
Muhatabımıza "Emin misiniz?" diye ısrar ettim, "Işığın rengi değişti" dedi.
* * *
Türkiye'nin terörle mücadele açısından kimsenin icazetine ihtiyacı tabii ki yoktur.
Ama stratejik ortak ABD'nin tavır değişikliğine yol açan nedenleri de tartışmalıyız.
Dünden bugüne ne değişti ki, ABD ışığının rengi yeşilden kırmızıya döndü.
Sanırım ABD'nin pozisyon değişikliğinde Türkiye'nin Kuzey Irak politikası etkili oldu.
Ankara, 1983 ilkbaharından 2003'teki ABD işgaline kadarki süreçte 16 sınır ötesi harekát yaptı.
Hiçbirisinde hedef, Kuzey Irak'taki Kürt liderler ve peşmergeler olarak seçilmedi.
Hatta tam aksine, ilk harekáttan itibaren peşmergeler Türk ordusuna yardım etti. 1991'deki fiili özerklik bu işbirliğini daha da geliştirdi, Barzani PKK ile savaşta can kaybına uğradı.
Ancak son aylarda Türk askeri yetkilileri, Barzani ve Talabani'yi "PKK dostu" ilan etti.
Dolayısıyla Washington'da sınır ötesi operasyonun hedefi hakkında soru işareti uyandı.
Türkiye'nin askeri operasyonunun ABD güçlerine karşı olmayacağı muhakkak.
Muhtemel ki ABD'den istihbari destek de alınacak.
Ama bu askeri operasyon sırasında Kuzey Irak Kürtleri nasıl sınıflanacak? Daha önce olduğu gibi "müttefik" veya en azından "tarafsız" etiketiyle mi anılacak?.. Yoksa düşman mı sayılacak?
ABD savaş öncesi ve sonrasında tek bir can kaybına uğramadığı Kuzey Irak'ta dengelerin bozulmasından korkuyor, ikna yolu da belli.
* * *
Demek ki hükümetin Kuzey Irak'la diyalog politikası ilk bakışta akla geldiği gibi sınır ötesi operasyona engel değil. Hatta tam tersine, gerekli zemini hazırlamaya yönelik bir girişim.
Ancak bu kadarı da yeterli değil. ABD'nin önünde bölge haritası ve takvimi var.
Öncelikle Irak'ta, Bağdat'ı daha güvenli hale getirmeyi öngörüyor.
Lübnan, Suriye ve İran'da yeni strateji belirliyor.