Belki Amerikan filmlerindeki şu tanıdık anne ve küçük çocuk sahnesi yüzündendir.
Anne, bağıra çağıra istekte bulunan çocuğu uyarır:
- Sihirli sözcüğü söylesene...
Çocuk durur, düşünür ve "Lütfen" demeyi akıl eder.
Kürt siyasetçilerin sınır ötesi operasyon gürültüsü arasında "sihirli sözcüğü" duymaları...
Sadece seçici algılamaya mı bağlı, yoksa "silah bırakma" amacına uygun beklentileri mi var?
Sanırım ikincisi... Ve her ne kadar hükümet "af yok" diye tekrarlasa da, dağa dönük çağrı bekliyorlar.
Tarih tekerrürden ibaret denilir, aynı sahneler "Eve Dönüş Yasası" hazırlığında da yaşandı.
Hatta Diyarbakır’dan kalkıp gelenler, Meclis’te vekillere telkinde bulunanlar oldu.
Yasanın ilk haliyle Meclis’ten çıkan biçimi çok farklı olunca pek işe yaramadı.
Aksi halde belki de sivil toplum, dağdakileri indirme konusunda daha fazla katkı sağlardı.
* * *
O uzun geceden aktarabileceğim son bir not, PKK ile Kürt siyaseti üzerine...
Biz, Kürt siyasetçiye "PKK ile arana mesafe koy" diye bastırıyoruz ya...
PKK da, aynı baskıyı hatta belki de misliyle "Bizden kopmayın" diye uyguluyor.
Bir anlamda etki-tepki meselesi anlayacağınız.
Kürt siyasetçiye biraz manevra alanı tanınsa farklı olur mu?
Bilemeyiz ki, hiç denemedik.
Barışı lider yapar
DOSTUM Hakan Özyıldız, Miami Herald’dan bir yazı yolladı.
Bir Alman diplomat ile savaş kahramanı Musevi gazetecinin barış üzerine sohbetine ilişkin.
Sohbet sırasında konu Atatürk’ün 1920’lerde komşularla barış çabalarına geliyor.
Hikáyeye göre, İran ile müzakereler iki tarafın da vazgeçmek istemediği bir tepe nedeniyle tıkanıyor. Mesele Atatürk’e aktarılınca hemen kararını bildiriyor: "Söyleyin Şah’ın babasını arabulucu olarak kabul ediyoruz."
Malum zat görüşmelerin yapıldığı odaya geliyor, İranlı bir subay tepenin stratejik önemini anlatmaya başlıyor.
Ama subay fark ediyor ki, arabulucu haritaya hiç bakmıyor, dik dik kendisini süzüyor.
Sonunda arabulucu konuşuyor: "İran, Türkiye ile barış yaparken Allah’ın unuttuğu şu tepe umurumda mı sanıyorsun!"
Tepe Türkiye’de kalıyor, antlaşma imzalanıyor.
Bu tarihi anekdot, barış hakkındaki düşüncemi pekiştirdi....