Paylaş
YÖK, RTÜK... Alfabenin diğer harfleriyle kısaltılan bilumum kurumlar. Hepsinin ortak varlık nedeni bu ülkenin seçilmişe güven eksikliği...
Demokrasi zaten hazmı zor rejim...
Bir de sandıktan çıkan seçilmişlerin elini kolunu atanmışlarla bağlarsanız icraatın sorumluluk paylaşımında sınırlar karışıyor.
Hatta daha da ileri giderek, atanmışların seçilmişleri denetimi halk adına olmaktan çıkıp, rejim bekçiliğine dönüşüyor.
Tıpkı YÖK ve Cumhurbaşkanlığı arasındaki güç kavgasında olduğu gibi.
* * *
Üniversitelerde rektörün hangi yöntemle seçilmesi gerektiği tartışması bu köşenin sınırlarını hayli aşar...
Ancak dikkatimizi çeken husus, YÖK'ün örneğin 9 Eylül Üniversitesi seçim sonuçlarını göz ardı ederken kullandığı kriterdir...
YÖK Başkanlığı kaynaklı oldukları bariz haberlerde öğretim üyelerinin seçimi garip ve muğlak imalarla aşağılanmak istendi...
Üniversite bünyesindeki seçimde yüksek oy alan adayların akademik açıdan değil farklı yönlerden sakıncalı görüldükleri izlenimi doğdu ki sanırız bu hakaret değerli hocaları rektörlüğe layık bulunmamaktan daha fazla incitti.
* * *
Siyasetin-demokrasinin tüm kurum ve kuruluşları işlememesi doğaldır ki sadece YÖK örneğinde yaşanmıyor...
Alın 28 Şubat sürecini...
Benzer krizlerde hep siyaset dışı çözümlere başvuruldu, askeri darbeler yaşandı. O yüzden 28 Şubat geriliminde de hemen gözler nizamiye kapısına çevrildi... 28 Şubat mağduru sayılan partiler de dahil olmak üzere -bir iki istisna isim dışında- siyaset cephesi yetkisini atanmışlara bırakmaya razıydı. Baktılar ki postal sesi gelmiyor, sütre gerisinden çıkıp siyaset adına ne biliyorlarsa icraya çalıştılar...
Veya alın Güneydoğu sürecini...
Silahlar susalı aylar oluyor. Ama hálá o ayıp olağanüstü hal haritası geçerli. Hükümetin becerebildiği ameliyatla önce apandisiti sonra da bademciği alınan mahkûma, ‘‘Vay parça parça hapisten kaçıyorsun’’ denilmesi misali Van İli'ni kapsam dışına çıkabilmek oldu... Bölgede öğretim askerin sorumluluğunda, sağlık hizmetlerinin büyük bölümü yine aynı kaynaklı, asayişin birinci derecede sorumlusu yine Silahlı Kuvvetler...
* * *
Türkiye Cumhuriyeti seçilmişe güven eksikliğinin bedelini ağır ödüyor. Atanmışlar her gün mevzi kazanıyor, açıkçası şımarıyor.
YÖK'ün Meclis tarafından yani ulusal irade tasarrufuyla seçilmiş cumhurbaşkanına meydan okuması çok mu?
Paylaş