Savcının zaruri notu

ANKARA
TÜRKİYE günlerdir BOTAŞ bombalarını konuşuyor. 1265 sayfalık iddianame sanki rüşvetin resimli tarihi gibi.

Ama asıl dikkatimi çeken, 1245’inci sayfadaki kısa ifade:

"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan bu soruşturmada aşağıdaki belirtilen açıklamaların yapılmasının zarureti hasıl olmuştur.

1) Cumhuriyet savcıları, yasaların verdiği yetkiye dayanarak suç ve suçluyla mücadelede; hiçbir zaman tarafların inançları, etnik unsurları, kültür yapıları, siyasi yapıları, ekonomik ve sosyal yapılarını nazara almaz.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da, bu hususları nazara alıp, soruşturmasına başlayıp, neticelendirmiştir.

2) Türkiye Cumhuriyeti’nde hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur. Yasalar önünde herkes eşittir, hiç kimse suç işleme özgürlüğüm var diye, yasalarca suç kabul edilen eylem ve hareketlerde bulunamaz.

Mehmet Tamöz

Cumhuriyet Savcısı-33499"

İddialı değilim... Ama okuduğum/duyduğum yüzlerce iddianamede bu tür bir "zaruri" açıklamaya rastlamadım. Savcı bu oldukça kişisel duyuruyu sanıklar için istediği cezaların hemen öncesinde yaptığına göre sadece akıl yürüterek; bu ifadenin,

a) Sanıklar, b) Savcı, c) Her ikisi için kullanıldığını varsayabiliriz.

Varsayalım ki, sanıklar arasında dini kimliğini kullanarak sıyırmak isteyenler bulunsun... Diyelim ki, aynı sanıklar savcının siyasi düşüncesi ve mezhebini ileri sürerek muhafazakár iktidarı yanlarına çekmek amacıyla asılsız ihbarlar yağdırıyor olsun...

Savcı acaba bu yüzden zaruri bir nota ihtiyaç duyuyor olmasın?

Ama gelin bu sorunun gerçek muhatabını bulalım... Kamuda türbanlı hákim ve savcıyı sakıncalı görmeyenlere soralım: Yolsuzluk soruşturmasını bile türbana dolaştırmak isteyen varsa, asıl kim dine hakaret ediyordur sizce?

Endişe dosyaya yansır

ABDULLAH Gül’ün farklı bir cumhurbaşkanı olduğu kesin. Örneğin, türbanla ilgili Anayasa değişikliğini TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile diğer sivil toplum liderlerinin siyasi partilerle yaptığı alternatif çözüm arayışı için bekletebildi. CHP ve DSP, Meclis’te uzlaşmaya ikna edilseydi Anayasa değişikliği Çankaya’dan dönecekti.

Ama olmadı, sivil toplum liderlerinin iyi niyetli girişimleri sonuç vermedi. Abdullah Gül, değişikliği uzun bir gerekçe ve şu çekinceyle imzaladı:

"...bazı vatandaşlarımızın endişelerinin de anlayışla karşılanmasında ve bu endişeleri giderecek düzenlemelerin hayata geçirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanımız bu kaygıların giderilmesi konusunda azami hassasiyet ve özenin gösterilmesi gereğine inanmaktadır."

Anlaşılan o ki yeni Cumhurbaşkanı karar sürecini -öncekinden farklı olarak- tek cümlelik, kuru "onayladı" veya "veto etti" açıklamalarıyla değil, uzun metinlerle kamuoyuyla paylaşacak.

Peki ama bu metinler ileride bazı dava dosyalarına konulabilir mi?

Mesela, Anayasa Mahkemesi, Köşk’ün onayladığı değişikliği yok sayarsa... AKP hakkında kapatma davası açılırsa... Cumhurbaşkanı’nın kamuoyu endişelerini ortaya koyduğu cümleler eski partisine karşı kanıt oluşturmaz mı?
Yazarın Tüm Yazıları