ANKARA HER kış yaklaşırken olduğu gibi PKK’nın en azından kırsaldaki terör eylemleri azalacak.
Hatta güvenlik birimlerinde örgütün ay sonuna kadar koşulsuz/süresiz ateşkes ilan edeceği beklentisi yaygın. Murat Karayılan’ın 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne rastlayan basın toplantısı ilk adımdı. Bunu, DTP’nin ateşkes çağrısı, İmralı mahkûmunun son ziyaret notları takip etti.
Bütün işaretler aynı yönde: Dağda silahlar susabilir!
Zaten PKK’nın 5 bin 500 kadrosundan 2 bini yaz aylarını Türkiye’de geçirdi.
Havaların soğumasıyla birlikte bu sayı bin 200’e kadar indi.
Dolayısıyla ateşkes aslında fiili durumun ilanı sayılacak.
* * *
Güneydoğu’dan gelen tabut sayısında azalma siyasete nefes aldıracak. Cami avlularındaki haklı acı ve fakat tehlikeli etnik nefret patlamaları ekranlardan silinecek.
Bu saydıklarımız mutlaka hayırlı gelişmeler, ama terör riski sürecek, çünkü;
1) Belirli bir coğrafyada silah kullanma tekeli devlete aittir, bu hak hiçbir ülkede tartışılamaz. Oysa PKK ateşkes ilan etse de silah bırakmayacak. Dolayısıyla asker ve polis bu ateşkesi tanımayacak. Güvenlik birimleri düşman saydığı silahlı güce karşı savaşa devam edecek, çatışmaların yoğunluğu düşse de tamamen durmayacak.
2) PKK’nın dağ kadroları Türkiye’yi terk etse bile, yakın adrese taşınacak. Bakmayın siz, Irak’ın PKK bürolarını kapattığı haberlerine... Türkiye için asıl tehdit, Bağdat veya Süleymaniye’deki kravatlı milisten değil, sınırımıza 20 kilometre ötedeki Barzani köylerinde yaşayan keleşli teröristten kaynaklanıyor. Üstelik yerel halka karışan bu teröristlere karşı operasyon da çok zor!
3) Terörle mücadelede bazı rakamları kamuoyunun dikkatine sunmak riskli. Örneğin herkes patlayan bombaları ve acı sonuçlarını biliyor. Ama yakalanan patlayıcı miktarını açıklamakta, örgütün reklamı yapılır, korkuya yol açılır tereddüdü yaşanıyor. Rakamı duyunca belki hak verirsiniz; son bir yılda yakalanan plastik patlayıcı miktarı tam 1.5 ton.
* * *
Ateşkesle birlikte "plan" meraklılarına da gün doğacak, af tek çare gibi gösterilecek.
Geçmişteki pişmanlık yasaları, son eve dönüş yasası unutulacak.
Son derece karmaşık bir sorun, toplumdaki açık yaraları kaşıyan tartışmaya hapsolacak.
Oysa sadece İran’ın iade ettiği 50’den fazla PKK’lı örneği bile tektip/kestirme çözüm olmadığına kanıt. İran’dan teslim alınanların çoğu, Türkiye’de karıştığı terör eylemi olmadığı, aranmadığı için mahkemede serbest kaldı, elini kolunu sallayarak evine döndü.
Yani plana veya pilava gerek kalmadı, sadece hukuk yetti.
* * *
Bu yazı, bir hafta on güne kadar ateşkes varsayımına göre yazıldı, dileriz yanılmayız.
Savaş zamanı silahlar konuşur, sivil siyasetin sesi kısık çıkar.
Ama ateşkes zamanı farklı olmalı, siyaset tam siper saklanmamalı.