Savaş ve IMF denklemi

BAYRAM haftasında Türkiye bir dizi kritik yol kavşağından geçmek zorunda kalacak.

Aslında her yol ayrımına ilişkin karar bağımsız gibi gözükse de tek bir yanlış tercih bile çıkmaz sokak tehlikesini beraberinde getirecek. Mesela bankacılıkta kurtarma tuzağına düşülürse IMF ile anlaşma sona erecek. IMF parası kesilirken ABD'den Irak yardımına umut bağlanırsa Washington'un ‘‘üs ve limanlarda inşaat iznini hemen verin’’ baskısına boyun eğilecek. Ama savaş makinesinin tekerlekleri hızlanırsa, bu kez de mali piyasalardaki panik havası dengeleri bozacak.

* * *

Birkaç haftadır Irak senaryolarını yazıyoruz.

Ne var ki IMF'nin adım adım takip ettiği bankacılık düzenlemesi en az Irak kadar ciddi krize gebe gözüküyor.

BDDK ile Çukurova Grubu arasında süren pazarlığı herhalde gazete manşetlerinden takip ediyorsunuz. BDDK penceresinden bakıldığında;

Pamukbank'tan sonra Yapı Kredi'nin de sahibinin değişmesi,

Banka sahibinin borçlarının sorunsuz olarak tahsili hedefleniyor.

Bir patronun nasıl olup da kendi bankalarından 5 milyar dolar borçlanabildiği sorusunun yanıtsız kalmasını bir kenara bırakırsak...

BDDK'nın hedeflerine hiçbir itirazımız yok.

Ancak 5 milyar dolarlık bu operasyona sadece BDDK ilkeleriyle yaklaşmak, analiz ve hüküm vermek mümkün mü?

Örneğin, şu sorulara yanıt aramak yanlış mı?

1) Bu ülkede yaratılan her on liralık değerin 2-3 lirasının bir işadamının yüzdürülmesi için kullanılması sadece teknik bir mesele midir?

2) Bu işadamı sadece bankacılık kesiminde değil sanayi ve medya dünyasında da faaliyette... Bu operasyon, bu üç sektörde devlet eliyle haksız rekabet yaratmak anlamına gelmez mi?

Geçmişte üç bankasını teke indirme fedakárlığını sergileyen veya yüz milyonlarca dolarlık sermaye eksiğini itirazsız kapatan patronların tepkisi yersiz mi? Borç ödememe alışkanlığına prim vermek doğru mu?

3) Yapı Kredi Bankası tartışmasız bu ülkenin en saygın kurumları arasındadır. Bankanın sahibinin değişmesi sürecinin sorunsuz yaşanması herkesin hayrınadır.

Ancak eğer eski patronun 2.3 milyar dolarlık borcunun ödemesi İstanbul Yaklaşımı çerçevesinde 10 yıla yayılırsa bu banka nasıl satılacak?

Diyelim ki kriz etkisi geçti, banka yeniden 5-6 milyar dolarlık piyasa değerine ulaştı. O zaman eski patrona ait yüzde 40 hisse 2-2.4 milyar dolar edecek. Ama alıcı eğer grup şirketlerine dönük kredileri hesap dışı bırakmak isterse o zaman Hazine'ye tek cent girmeyecek. Veya banka satılamayacak.

4) Aynı patrona ait Turkcell'in piyasa değeri 8-10 milyar dolar düzeyinde. BDDK ve Çukurova arasındaki pazarlıktan sızan haberlere göre bankalardaki Turkcell hisselerinin eski patrona devri düşünülüyor.

Banka aktiflerinde bulunan belki de en değerli kalemin elden çıkarılmasının mantığı nerede?

* * *

Bu köşeye ara sıra da olsa göz atanlar, siyasetin ekonomiye tecavüzünü engellemek amacıyla bağımsız kurulların varlığına duyduğumuz iman ve saygıyı herhalde teslim ederler.

Yine de yukarıdaki satırları ‘‘medya savaşının’’ malzemesi sayanlara da saygımız sonsuz. Ama dinlemek isteyenlere son iki uyarımız var:

1) BDDK'nın 5 milyar dolarlık bu dev operasyonda yapacağı yanlış, uğrayacağı itibar kaybı, eski günlere, yani siyasetçi-bankacı-medya patronu şeytan üçgenine dönüşü beraberinde getirebilir.

2) Yapı Kredi'nin mülkiyet sorununa çözüm bulunamaması, IMF ile ilişkilerin gerginleşmesi yeni bir ekonomik krizi tetikleyebilir.

Son kez soralım: Değer mi?
Yazarın Tüm Yazıları