ANKARA KUZEY Irak'ta geçen hafta ilginç bir masa kuruldu. Bu masada devrik Irak diktatörünü ipe götüren davanın kamuoyuna hiç yansımamış ayrıntıları tartışıldı.
Masada konuşulanlar, Kurdistan-Post'ta Yaşar Kaya'nın köşesinde çıktı. Yaşar Kaya malum, DEP'in eski genel başkanı, 14 yıldır yurtdışında kaçak. Kaya'nın katıldığı yemekte kimler vardı, yazısından aynen aktaralım:
"Kırk yıllık değerli bir dostumun evinde bir akşam yemeğinde buluşuyoruz. Saddam'ın Başsavcısı, Kürt Federe Devletinin Roma temsilcisi. Bir Türk işadamı ve Suriyeli Kürtlerden bir doktor ağabeyimiz. Saddam'ın Başsavcısı enteresan bir adam, belli ki iyi bir hukuk adamı, kendisi Arap."
Başsavcı masada önce Saddam davasına nasıl hazırlandığını anlatıyor. Ardından Saddam'ın hücrede bile lüksünden vazgeçmediğini gösteren anekdota geçiyor:
"Bir gün Saddam'ın odasına gittim, tabii ki Amerikalıların elindeydiler. Hal hatırını ve şartlarını sordum, benden sigara istedi, çıkarıp sigara ikram ettim. 'Ben bunu içmem' dedi. Peki ne istiyorsunuz? Küba purosu istedi. Beş adet getirip kendisine verdim. Bir tanesini bana ikram etti. Cebime koydum. Mahkemede yaşam şartlarından şikáyet ettikçe bu puroyu çıkarıp gösterirdim. Saddam'a dışarıdan özel yemek gelirdi. Şartları çok iyiydi."
***
Saddam Hüseyin'in darağacına meydan okuması, düşmanlarını bile etkiledi.
Ama başsavcıya göre devrik diktatör, idamdan iki gün önce korkudan bayılmıştı:
"Son dakikaya kadar Amerikalıların onu bırakacaklarına inanıyordu. Umudunu, 'eşyalarını topla, seni mahkemeye teslim ediyoruz' dedikleri ana kadar da muhafaza etti. İdamdan iki gün önce korkudan bayıldı. Doktorlar ona iğneler yaptılar, ipe giderkenki donukluğu ve soğukkanlılığı bu iğnelerin tesiri ile idi. Dikkat ettiyseniz gözünde ışık kalmamıştı. Amerikalılar onu bize teslim edince idam edileceğini anlamıştı."
***
Başsavcı dava sürerken İngilizlerden gelen "asmayın" baskısını da anlattı:
"Mahkeme devam ederken İngiltere'de başsavcı ve hukukçuların iştiraki ile bir toplantı yaptık. İngilizler 'Apo gibi cezalandırılsın, asmayın' diyorlardı. Ben orada onlara dedim ki, siz hukuk adamlarısınız, bizim işlerimize müdahale hakkınız yok, bu da bir hukuk ihlalidir, sonra İngiltere başsavcısı yaptığım konuşmadan dolayı beni tebrik etti."
Başsavcı davadan sonra neden Barzani'ye sığındığını da açıklıyor:
"İngilizler ve Amerikalılar beni ve birçok arkadaşı güvenlik için kendi ülkelerine davet ettiler, ben reddettim, geldim Kürdistan'a yerleştim. Çok mutlu ve çok memnunum. Kürtler bana kucak açtılar. Geçenlerde kızımı kaydetmek için okula götürdüm, evrakları doldururken bana evimin adresini sordu, 'başta Mesut Barzani'nin evi olmak üzere her Kürdün evi benim evimdir, sen istediğin adresi yazabilirsin.' Bayan memur şaşırdı. Ciddi söylüyorum 'Herhangi bir Kürt evinin adresine bizim adresimiz diye yazabilirsin.' Ben şimdi anavatanımda huzur ve sükûnun olduğu kendi evimdeyim."
***
Saddam'ın başsavcısının tarafsızlığı tartışmalı, aslında dinleyenlerin ve hatta aktaranın da öyle.
Buna rağmen bu metni köşeme neden taşıdım biliyor musunuz? Çünkü artık hiçbir coğrafyada eski diktatörlerin ardından destan yazılsın, gözyaşı dökülsün istemiyorum.
Ayrıca unutmayın, dün 12 Mart'ın yıldönümüydü, belki de hassasiyetim o yüzden!