ANKARA ÖNCE Fatih Çekirge "ABD ya Cemil Bayık’ı veya Murat Karayılan’ı teslim edecek" diye yazdı.
Haftanın son iş gününde toplanan MGK’nın ilk gündem maddesine yine PKK yerleşti. MGK bildirisi, "Başta bölücü terör örgütü..." diye önceliğe işaret eden ifadeyle başladı.
Dolayısıyla, "Türkiye’ye yeni bir paket yolda mı?" sorusu farz oldu.
* * *
Güvenlik dosyalarına yakın ilgili bir isme sorduk:
- Bayık veya Karayılan’ın teslim edilmeleri ihtimali MGK’ya geldi mi?
- Hayır, PKK çok uzun konuşuldu, ama bu konu gündeme gelmedi. Zaten bu isimleri teslim alacak birim MİT olur. Güvenlik açısından süreç gizli yürür, MGK’ya bile iş olup bittikten sonra gelir.
Peki PKK neden gündemde ağırlıklı yer aldı?
Anladığım kadarıyla terörle mücadelede üç dinamik ayrıntılı incelendi:
Siyasi cephe, askeri kanat ve ABD ile işbirliği.
* * *
MGK’da ayrıntılı konuşulduğunu sanmıyorum ama hükümetin korkusu belli.
Mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Türkiye’de siyasi türbulans başlarsa, rejim tartışması gündeme oturursa, PKK’nın bu puslu havayı fırsat bileceği kesin.
Bu yöndeki istihbari bilgiler şimdiden Ankara’ya ulaştı.
Askeri planlar da yine aynı takvime işaret ediyor.
PKK kışı tek taraflı ateşkesle geçirdikten sonra ne yapacak?
Gözüken o ki, örgüt mayıs ayı gibi yeniden eyleme başlayabilir.
Dolayısıyla Güneydoğu’da bugünden itibaren her koşula uygun hazırlık lazım.
MGK’da emekli Orgeneral Joseph Ralston’un temasları da ele alındı.
Danıştığım isme, "Ralston’un çabalarından umutlu musunuz?" diye sordum.
Üç aşamalı analize dayalı yanıtını aktarıyorum:
ABD’nin böyle bir atama yapması ve örgütlenmeye gitmesi önemli.
Ralston’un çalışmalarına bütçe ayrıldı ve bu rakam daha sonra artırıldı.
Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları arasında irtibat kuruldu, istihbarat akışı başladı.
Kısacası Türkiye bugün için değilse bile yarın açısından temkinli iyimserlik taşıyor.
Son dakika haberlerine göre Irak’ın devrik diktatörü Saddam Hüseyin bayram öncesi idam edilecek.
Bu haberler doğru mu bilmiyorum, ama eğer öyleyse uygar dünya büyük bir hatanın eşiğinde.
Yanlış anlamayın, sadece Irak’ta artacak şiddeti ve muhtemel can kayıplarını kastetmiyorum.
Darbeyle devrilmiş Başbakan’dan gencecik eylemcisine kadar çok kişiyi asmış ve bugün "Neden bu günahı işledik?" noktasına gelmiş bir toplumun gazetecisi sıfatıyla... Abdullah Öcalan’ı asmama basiretini gösterebilmenin gururuyla soruyorum ve yazıyorum.