Enis Berberoğlu: Paranın rengi olmaz ama geçtiği yoldan kirlenir

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Türkiye kayıt dışı ekonomiye göz yummanın faturasını Susurluk ve takip eden 28 Şubat sürecinde tartışmaya açtı.

PKK'nın finans kaynaklarını mali denetimle kesmekte aciz kalan Türkiye Cumhuriyeti'nin infaz memuru olarak tuttuğu çetelerin macerası gazete manşetlerinde tefrika edildi. Ardından 28 Şubat sürecinde köktendinci örgütlere yardım ettiğinden kuşku duyulan şirketlerin listesi çıkarıldı, el altından kamuoyuna şikáyet, hatta askeri ihalelerde yasak yolu denendi.

Ancak bu satırların yazarının her iki yönteme de itirazı vardı...

Çünkü ilkinde yani Susurluk'ta, yargısız infazın kabulü mümkün değildi.

28 Şubat sürecinde ise Türk Ceza Yasası alanına giren iddialar yüzünden şirketlere ekonomik ceza kesmenin uygun düşmediği inancındaydık... O yüzden bu köşede yıllardır kayıt dışı ekonomiyle savaş yönündeki çabalara destek verdik. Bu sayede vergi kaçağı ve yasadışı faaliyet gelirlerinin rahatlıkla birbirinden ayrılacağına dikkat çektik...

* * *

Kayıt dışı ekonomi konusu malum... Hükümeti iğfal eden vergi düşmanı lobi, kara para takibine imkán veren yasanın rafa kaldırılmasını başardı. Ama başka bir ekonomik gelişme ‘‘İslami’’ etiketli sermayeyi zora soktu. Yıllardır yurtdışından ‘‘kár payı’’ vaadiyle para toplayan sözde holdingler, Merkez Bankası'nın yeni faiz-kur politikası yüzünden bu yolu terk ediyor. Çünkü Merkez Bankası'nın yeni programı, faiz ile kur arasındaki tatlı kár bırakan makası kapatıyor. Tefeci holdinglerin gelir kapısı kapanıyor.

İslami çevrelere yakınlığı ile tanınan MÜSİAD, bu tür holdingleri önceki hafta icraatı ve mali planları konusunda sorguya çekti, devamı gelmedi. Veya en azından biz öyle sandık...

Çünkü dünkü gazetelerde ilginç bir haber vardı:

‘‘Konya merkezli ve İslami etiketli Yimpaş Holding halka açılıyor. Hisseleri borsada işlem görmeyecek olan Yimpaş, sermaye artırımı yoluyla hisse satacak. Şirket 100 milyar olan sermayesini 1 trilyona çıkaracak. Artırılan 900 milyar liralık kısmı temsil eden 18 milyon adet hisse senedini 25 milyon liradan satacak. Şirket bu satıştan 450 trilyon (yaklaşık 772 milyon dolar) gelir sağlamayı hedefliyor. Yimpaş'ın 25 milyon lira üzerinden piyasa değeri 500 trilyona (yaklaşık 860 milyon dolar) geliyor.’’

* * *

42 mağazasıyla yurt çapında giderek büyüyen bir zincirin sahibi olan Yimpaş Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar, halka arzla ilgili tanıtım sırasında ‘‘paranın rengiyle’’ ilgili bir açıklamayı da ihmal etmemiş... Bakın ne demiş: ‘‘Paranın rengi olmaz. Türkiye ekonomisine ciddi katkılar sağlayan kuruluşları çeşitli renklere ayırarak yıpratmaya çalışmak kimseye fayda sağlamaz. Bu sermaye Türkiye'nin sermayesidir...’’

Dursun Uyar'ın bu tespitine hiçbir itirazımız yok, zaten olamaz da...

Çünkü paranın rengi yoktur. Ne var ki para geçtiği yola göre temiz kalır veya kirlenebilir...

Örneğin, bu memleketin bankalarında bir tuşla milyonlarca doları havale imkánı varken elinde valizle yurtdışından para getirmeyi anlamak mümkün değildir. Yimpaş kuryesinin 1997 yılında Esenboğa'da 24 kilogram altınla yakalanmasını işte bu yüzden yadırgamıştık...

Veya halka açılmanın yolu izi belliyken senetle para toplanmasına aynı nedenle karşıydık. Yoksa Sermaye Piyasası izniyle sermaye artırıp ortak arayan Yimpaş'ın sistemin kuralları içinde büyümesine ancak seviniriz. Çünkü temiz para iş demektir, aş demektir.

Yazarın Tüm Yazıları