Otomatik pilot riski

ANKARAAKP’yi kapatma davasında zamanın bu parti lehine işleyeceği aşikár. Türkiye, Avrupa Birliği yörüngesinde ilerledikçe parti kapatmanın anlamsızlığı daha iyi anlaşılacak.

Ne var ki, kapatma davasının zamanlaması ilginç.

Anayasa Mahkemesi’nin son türban paketine ilişkin kararına yön verecek raporun eli kulağında.

Diyelim ki, Meclis’ten geçen, Köşk’ten onay gören değişikliğin Anayasa’nın temel/değişmez hükümlerine aykırı düştüğü yolunda rapor verilirse...Dahası Yüksek Mahkeme’den bu yönde karar çıkma ihtimali artarsa... O zaman kapatma davasına ilişkin algılama da değişir. Anayasa Mahkemesi’nin türban değişikliğini iptalinin AKP’yi kapatma davasına en güçlü kanıtı oluşturacağı ortadadır. Türkiye’de işlerin otomatik pilota geçmesi riskinden kastımız da budur.

Yanlış seçici algı

Ahmet Türk, Selahattin Demirtaş ve Fatma Kurtulan... DTP’nin bu üç ismi son günlerde sadece Çankaya Köşkü ve siyasi partileri değil, gazete büroları ile yazarları da ziyaret ediyor. DTP’liler önceki gün Ankara Büromuza öğle yemeğine geldi.

Partinin Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, sabahtan Sincan Cezaevi’nde yatan DTP Başkanı ağabeyi Nurettin Demirtaş ile görüşmeye gitmişti. O yüzden bizlere biraz geç katılabildi.

Samimi bir sohbet ortamında Demirtaş’a aklıma takılanı sorma fırsatını buldum:

- Kara harekátına karşı çıktınız, mitingler bile düzenlediniz. Ama Diyarbakır’daki bombalı saldırıyla ilgili neden eylem yapmadınız, örneğin çocukların öldüğü yere yürümediniz?

Selahattin Demirtaş bu soruyu yanıtlarken söze Ahmet Türk ve Fatma Kurtulan da katıldı.

Bir süre tartıştıktan sonra DTP’nin olayların gelişimine ilişkin algılamasını şöyle anladım:

1) PKK saldırıya uğramazsa silah kullanmayacağını açıklıyor. (DTP bazen bu politikayı yanlış şekilde silah bırakma olarak tarif ediyor. Oysa ateşkes ve silah bırakma farklıdır.)

2) Buna karşılık güvenlik güçleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri yurt içinde/dışında PKK’ya karşı askeri operasyonlara kararlılıkla devam ediyor.

3) İşte o yüzden DTP’nin çağrısı ve eylemlerinin muhatabı TSK ile güvenlik güçleri. Operasyonlara ara verilirse, PKK da saldırmayacak ve silahlar susacak.

Peki hangi devlet terörle mücadele ederken, dağlarında silahlı insanlar gezerken, operasyonlara ara verir? Kim, neden ve nasıl böyle bir beklentiye girer?

Sanırım ortada çok ciddi bir seçici algı yanlışlığı var.

Çünkü Selahattin Demirtaş, sohbetin orta yerinde bana dönerek sordu:

- Başbakan, ’durduk yerde operasyon olmaz’ dememiş miydi?

Demirtaş bu soru cümlesiyle ne kastetti? Anlamak için Ekim 2006’ya dönmek gerekli.

O tarihte PKK yaklaşan kış koşullarını da dikkate alarak tek taraflı ateşkes ilan etti, Türk kamuoyu ABD ile yeni kurulan terörle mücadele koordinasyonuyla ilgiliydi.

İşte bu siyasi ve psikolojik iklimde ABD’ye uçan Başbakan’a gazeteciler ateşkesi ve askeri operasyonları ısrarla sordu...Erdoğan şu yanıtı verdi:

- Eğer terör örgütü sözünde durursa güvenlik güçleri durup dururken operasyon yapmaz. 1.5 yıl önce Siirt’te DTP temsilcileriyle konuştum. Bana, devlet bütün operasyonları durdursun, dediler. Onlara da şunu söyledim: Devlet operasyonu durdurmaz. Gerektiğinde yapar.

Bu diyalog 1 Ekim 2007 tarihli gazetelerde yayınlandı. Yanlış seçici algı dediğim refleks, bu mülakátta geçen tek bir cümleyi cımbızla seçti, dev aynasına yansıttı:

"...Güvenlik güçleri durup dururken operasyon yapmaz."

Algı farkına yarın da devam edeceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları