Paylaş
DEVLET Bakanı Kemal Derviş'in program hedefleri ile kişiliği hakkında fazla iktisat bilgisine gerek duymadan kestirme karara varmanın yolu belli... Muhaliflerine bakın yeter...
Mesela son on yıla ilişkin analizi kimi kızdırdı? Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i...
Siyaseti bankasız bırakmasına, avanta musluklarını kapatmasına itiraz nereden geliyor? Tarım Bakanı başta olmak üzere MHP kadrolarından... Demek ki Kemal Derviş en azından şimdilik doğru yolda.
* * *
İkiz kriz ve dalgalı kur nedeniyle bankalarla ilişkisi kopan üretici şirketler yeni finansman yöntemi arayışına girdi...
Kimileri stratejik ortaklık yani şirket evliliği peşinde koşuyor.
Diğerlerine finansal ortaklık (private equity) öneriliyor.
Finansal ortaklık ekonomik konjonktür nedeniyle zora düşen ama işler düzelince yüksek kár etme potansiyeli taşıyan şirketler için alternatif kaynak yolu olarak sunuluyor... Bu yöntemde yabancı Finansal Ortaklık Fonu, zordaki şirkete kredi açıyor, karşılığında azınlık hissesini satın alıyor.
Ardından şirketi halka açılma aşamasına getirecek stratejik kararlarda söz sahibi oluyor... Şirketin piyasa değeri yeterince yükselince halka arz yoluna gidiliyor... Fon elindeki hisseleri satarak kár ediyor.
Finansal Ortaklık yöntemine daha çok; a) başka yolla kredi sağlayamayan, b) tek başına halka açılma imkánı olmayan şirketler başvuruyor.
* * *
Türkiye'de yabancı Finansal Ortaklık Fonları'na aracılık eden iki sermaye piyasası kurumuna, Global ve Ata Yatırım'a danıştık, şu bilgileri aldık: 1) Kriz öncesi Türkiye'ye ilgi gösteren 6-7 yabancı Finansal Ortaklık Fonu vardı...Türkiye devalüasyon nedeniyle ucuzlayınca ilgili fon sayısında biraz artış oldu. 2) Ama talepler yabancı fonlardan çok yeni kaynak arayan Türk şirketlerinden gelmeye başladı.
Bugüne kadar gerçekleşen Finansal Ortaklık projelerinden örnekler seçersek: Efes'in Orta Asya'daki fabrikası, American International Group ismindeki fonun Galatasaray ortaklığı, yine aynı fonun AFM Sinemaları'na katılımı. Merill Lynch'in radyatör üreticisi Termoteknik'e ve BİM magaza zincirine ortaklığı...
* * *
Kemal Derviş'in ekonomiden çok siyaset sahnesini yeniden düzenlemeyi amaçlayan programı başarıya ulaşırsa Türkiye'yi bir üst lige çıkaracak... Muasır medeniyet liginde siyaset ve iş dünyasında yerel esnafın tekeli kırılacak.
O yüzden IMF'ye ‘‘ilk krizde Türk Lirası sattırmadı, ikincisinde devalüasyona zorladı’’ diye husumet gütmenin vakti geçti... Memleketin yaşadığı siyasi krizdir, artık ayılın.
Örneği gözünüzün önünde: Cumartesi program açıklandı, pazartesi sabahı yaratılan güven ortamında faiz ve kurda düşüş yaşandı... Aynı gün öğleden sonra Bakanlar Kurulu'nda kavga çıktı, TV haber bültenlerine, gazete sayfalarına yansıdı... Dün dolar kuru ve faiz yükseldi.
‘‘24 saatte teknik açıdan ne değişti?’’ diye sormalı...
Yanıt basit: Siyasetin maskesi bir kez daha düştü...
Kemal Derviş ve IMF'nin siyasetin para musluklarını kapatma programına işte tam bu nedenle destek vermeliyiz... Çünkü gerçek ekonomik reformların yolu ancak siyasetin temizlenmesi ile açılır...
Bu krizin faturasını şirketler ödedi, çalışanlar ödedi. Hatta istifa marifetiyle bürokratlar bile ödedi... Geriye sadece siyaset kaldı.
Daha önce de yazdık: Bataklığa gökdelen inşaa edilmez.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Kimse mağdur, masum, aldatılmış rolü oynamasın. Bu belayı başımıza çıkarcı, açgözlü, ilkesiz tutumumuzla bizler açtık. Bu yöneticileri biz seçtik. Bu yaşam tarzını biz istedik. ‘Gemisini kurtaran kaptan', ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın', ‘Devletin parası deniz yemeyen domuz' gibi atasözleri olan bir toplumuz. Bu atasözlerine uygun davrandık. En azından şimdi mertçe günahlarımızı itiraf edelim. ‘Gariban' numarası yapmaktan vazgeçelim. Bu işten kurtulmanın yolu uzun ve dikenlerle dolu. Bazılarımız yolun sonunu göremeyecek. Kimseden de yardım yok. Bunu bir anlayabilsek.’’ (Reştan ARAS)
Paylaş