ANKARA ÖNCE başlıktaki soruyu açmak lazım. Türkiye Cumhuriyeti’nin en azılı terör örgütü... Hizbullah’tan, Dev-Sol ve PKK’ya kadar uzanan yelpazedeki her türlü oluşumu yöneten/yönlendiren komuta-kontrol merkezi... Tüm faili meçhullerin, dahası faili belli siyasi cinayetlerin bile gerçek sorumlusu Ergenekon (iddianameden)...
Acaba bu kadar uzun sürede, bu kadar çok eylemde hiç MİT’ın radarına yakalanmadı mı?
İddianameden anlıyoruz ki, Ergenekon bile olsa MİT’ten kaçamamış!
Ne var ki MİT’in Ergenekon’un peşine nasıl düştüğünü anlatan yazısındaki (9 Mayıs 2008 tarih, 11.010.051 sayı) ilginç ayrıntıyı da atlamamak lazım.
Ülkenin istihbarat örgütü, Ergenekon’dan ancak PTT sayesinde haberdar olmuş.
İnanmıyorsanız gerisini MİT’ten dinleyin:
" ...03.07.2002 tarihinde Müsteşarlığımıza İstanbul’dan posta kanalıyla intikal eden, ancak kaynağı tespit edilemeyen 2 sayfalık isimsiz bir mektup ve CD’lerin incelenmesi sonucunda; ’Ergenekon’ isimli bir yapılanma hakkında bazı bilgiler tespit edilmiştir."
* * *
Peki bu kimliği meçhul ihbar üzerine MİT neler yaptı? Yine aynı yazıdan:
"Ergenekon ve Lobi isimli projeler ile iddia niteliğindeki bilgiler çerçevesinde hazırlanan kitapçık; 10/07/2003 tarihinde Genelkurmay Başkanı’na ve 19/11/2003 tarihinde ise Sn. Başbakan’a intikal ettirilmiştir. Bahse konu çalışmanın özeti niteliğinde hazırlanan başka bir bilgi notu ise 19/01/2006 tarihinde Sn. Başbakan’a ve 26/05/2006 tarihinde Sn. Genelkurmay İstihbarat Başkanı’na sunulduğunun belirtildiği..."
Demek ki MİT Ergenekon konusunda sivil ve askeri otoriteyi tam 4 kez uyardı!
10 Temmuz 2003’te Genelkurmay Başkanı’na, aynı yıl 19 Kasım günü Başbakan’a yazdı. 2006 yılındaki adresi 19 Ocak’ta yine Başbakan, 26 Mayıs’ta Genelkurmay İstihbarat Başkanı oldu.
Bu arada MİT’in Ergenekon analizi terör örgütü tarifine uygun:
"Asker orijinli yönlendirici bir kadronun kontrolünde, bazı Sivil Toplum Örgütleri (STO), siyasi parti ve medya kuruluşlarının kullanılması suretiyle, sivil idarenin örtülü biçimde denetime tabi tutulması ve yeni bir yapı altında yeni bir yönetim biçimi yaratılması amacına dayalı olduğu..."
* * *
MİT’in Ergenekon’un adını duymasından ilk uyarı yazısına kadar geçen süre bir yıldan uzun... Sonra neredeyse 3 yıllık bir sessizlik, 2006’da yine uyarı ve 2007’de başlayan soruşturma.
MİT Ergenekon adını, ne zaman ve hangi vesileyle hatırlıyor sorusu bu çerçevede haksız mı?
Gelin arşivden yazı tarihleriyle o dönemdeki gündemi eşleştirelim.
Hükümete muhalefeti darbe şakşakçılığı ölçüsüne varan Uzanlar’a operasyon başladı, 10 Temmuz 2003 tarihli yazı Genelkurmay Başkanı’na ulaştı. El Kaide bombaları İstanbul’u kana buladı, üç gün sonra 19 Kasım 2003 yazısı Başbakan’a yollandı.
Kasım’da Şemdinli’de patlayan bombalar asker-hükümet gerginliğine yol açtı, iddianame hazırlığında sona yaklaşılırken 19 Ocak 2006’da Ergenekon Başbakan’a bir daha hatırlatıldı. Danıştay cinayeti ülkeyi sarstı, 10 gün sonra 27 Mayıs 2006’da Ergenekon konulu yazı Genelkurmay’a gitti.
Şu işe bakın ki, Türkiye ne zaman önemli bir travma yaşasa MİT’in aklına Ergenekon örgütü geliyor. Sonra gerçek fail yakalanıyor veya siyaseten sulh yaşanıyor, Ergenekon yedeğe çekiliyor. Hakkında işlem yapılmıyor, adeta uykuya bırakılıyor, ta ki bir daha ihtiyaç duyulana kadar!
Olağan şüpheli ve günah keçisi Ergenekon devlet arşivinde iz bıraktıktan 6 yıl sonra ilk kez kamuoyu önünde suçlanıyor, mahkemeye çıkıyor. Demek ki gelecek terör eyleminin yıkılacağı örgüt, sığınılacak bahane kalmayacak. Sadece bu kadarı bile adalete minnet duymamıza yeter.