Paylaş
Adalet ve Kalkınma Partisi ile CHP’nin liderlerini buluşturur mu?
Açıkçası pek sanmıyorum.
* * *
O zaman Başbakan ve iktidar partisi lideri neden bu mektubu yolladı?
Metin analizinde, bariz bazı ipuçlarına dikkatinizi çekelim:
Muhatap düzeyi:
Mektubun en önemli yeniliği gönderici adresi. Açılımın ilk günlerinde DTP ile Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşmesi, buna karşılık CHP’den İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın randevu istemesi yadırgandı. Erdoğan iktidar partisi lideri sıfatıyla ve imzasıyla yolladığı mektupla bu hatayı telafi etti.
Durum tespiti:
Mektupta terörle silahlı mücadelenin süreceği açıkça vurgulandı. Ama aynı cümlenin devamında, “Eşzamanlı olarak sosyal, kültürel ve ekonomik alanda daha kapsamlı adımların atılması kaçınılmazdır” denildi. Dolayısıyla MHP ve CHP’nin açılımın kapsam ve hedefi konusundaki eleştirileri yanıtlandı.
Siyasi hesap:
Recep Tayyip Erdoğan’ın mektubunda açılım sürecinin toplumsal mutabakat ve siyasi partiler arasında asgari diyalog zeminine ihtiyaç duyduğuna işaret edildi. Erdoğan, “Milletimizin büyük çoğunluğunun da bizlerden böyle bir demokratik olgunluk beklediği kanaatindeyim” ifadesini kullandı. CHP’ye “Sürece katkıda bulunmazsan, seçmene şikâyet ederim” uyarısında bulundu.
* * *
CHP lideri Deniz Baykal mektubu akşam saatlerinde aldı.
Özel mektup medyaya yansır endişesiyle kimseyle paylaşmadı. Partinin Merkez Yönetim Kurulu toplantısı öncesinde resmi açıklamadan kaçındı.
Ama tabii ki yakın kurmayları ile değerlendirmede bulundu. Erdoğan’ın üç yaklaşımına ilişkin yorumları şöyle özetlenebilir:
Protokol değil:
Deniz Baykal, ilk etapta İçişleri Bakanı düzeyinde randevu talebinin yanlış olduğunun iktidar partisince de teslim edildiğinin farkında. Ama çevresine, “Benim derdim protokol yanlışı değil, yapılan işle uğraşıyorum” diyor. Böylece mektubun Erdoğan imzasını taşımasını ve nazik üslubu önemsemekle birlikte kararında etkili olmayacağını açığa vuruyor.
Klişe sözler:
CHP lideri mektubun içeriğini yeterli bulmadı. Kullanılan ifadeler için “Klişe sözler” değerlendirmesini yaptı yakın kurmaylarına. Dahası, açılım hakkındaki şu hükmünü koruyor: “Uluslaşma sürecini tehlikeye sokacak başka bir süreç başlatıldı.”
Mektupla yanıt:
Deniz Baykal’ın ilk kararı Erdoğan’a mektupla yanıt vermek. CHP lideri süreçte bugüne kadar gördüğü eksik ve yanlışları bizzat Başbakan’a yazıyla iletmeyi düşünüyor. Parti yöneticilerine, “Tabii ki biz söyledik diye tavır değişikliğine gitmelerini beklemem. Girdiler bir yola bir kere” diyor. Yani mektubundan sonra Erdoğan’la bir araya gelmeyi uzak ihtimal görüyor.
* * *
Erdoğan ve Baykal’ın görüşmesi zor gibi.
Ama aralarındaki buzların biraz olsun erimesi devletin Güneydoğu’da açılım zihniyet ve düzenine geçmesine yardım eder ki... Çok hayırlı olur.
Paylaş