Enis Berberoğlu: Medya, adliye, kolluk

Enis BERBREOĞLU
Haberin Devamı

DEMOKRATİK ülkelerde polis, medya ve yargının görevi nerede başlar, nerede biter?

İstanbul Conrad Oteli'nde ‘‘Örgütlü Suçla Mücadele-Tartışmalı Konferanslar’’ başlıklı programa davet aldığımızda bu sorunun yanıtını arayacağımızı sandık.

Oysa ‘‘Medya, kolluk, adliye ilişkisi’’ başlıklı ilk oturuma bile geçilmeden daha açılış konuşmalarından anladık ki, en azından poliste medyaya dönük şiddetli tepki var...

UMUT operasyonunda medya ve polisin karşılıklı ithamlarıyla gerilen ilişkiler Marmara Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlenen bilimsel toplantıya galiba biraz amacını aşan boyut kazandırdı.

* * *

İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın bu toplantıya yüksek düzeyde katılım isteği ortadaydı...

Belki de bu yüzden kısa açılış konuşmasında suçla mücadelede medyaya düşen sorumluluğu hatırlatırken, kürsüden ön sıraları işaret ederek, ‘‘Medya sahiplerinin de ön sıralarda oturup tartışmaya katılmalarını beklerdim’’ diye sitemde bulundu...

Bakan Tantan herhalde önünde oturan ve ülkenin iki büyük medya grubundan birisinde yönetim kurulu üyesi olan kendi partisinin eski bakanı İstanbul milletvekili Güneş Taner'i fark etmedi... Hemen ardından muhtemelen hızını alamayarak, medyayı ‘‘sadece ekonomik araç olarak algılayanlardan’’, ‘‘sınıfsal güç oluşturmaya çalışanlardan’’ söz etti...

* * *

Bakan Sadettin Tantan'ın çok sayıda TV kanalı tarafından canlı yayınlanan konuşmasından sonra sıra, metni İçişleri Bakanlığı Hukuk Servisi tarafından hazırlanan kısa tanıtım filmine geldi...

Önce Türkiye'de basın özgürlüğünü düzenleyen anayasa ve yasa maddeleri sayıldı, medyaya düşen sorumluluk ve öz denetim çabalarına işaret edildi... Ardından perdeye iki kare yansıtıldı...

İlkinin altında ‘‘kolluk güçleri’’ yazılıydı ve görevi ‘‘Asayişi temin’’ olarak vurgulandı...

Hemen yanına ‘‘medya’’ etiketli bir kare daha yerleştirildi, görevi ‘‘Halkı bilgilendirme’’ diye tanımlandı... Fondaki ses, ‘‘Ama’’ diye söze başladı ve suçlayıcı yorumunu ekledi: ‘‘Halkın yönlendirilmesi, etkilenmesi, manşete çıkma kaygısı, çok satma psikozu...’’

Yine de polisin hakkını polise teslim edelim, bir sonraki başlık, ‘‘ağır çalışma koşulları, stres veya kişilik bozukluğu’’ gibi nedenlerle TV kameramanlarını, foto muhabirlerini coplayan polislerin görüntüleriydi... Yine fondaki ses, meslektaşlarını ‘‘aklı selim sahibi kimsenin tasvip etmeyeceği görüntüler’’ ifadesiyle eleştirmekten geri kalmadı...

* * *

Polisin medyaya dönük şikáyetlerinde somut örneklere de yer verildi...

Örneğin MHP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici'nin ‘‘Eroine polis geçit verir’’ açıklamasına dayanan gazete manşeti perdeye ‘‘kendini savunma hakkı’’ uyarısıyla yansıtıldı...

Gazetecilerin Hak ve Özgürlükler Bildirgesi'nde yer alan ‘‘suçu kanıtlanana kadar suçlu ilan etmeme’’ ilkesini çiğneyen örnek vakanın karakolda travesti döven Hortum Süleyman olarak seçimi bizce pek talihli bir karar sayılmazdı... Organize suç çete liderlerini kahraman gibi sunmak avukatların ve medyanın ortak suçu kayda geçirildi... UMUT operasyonunda yayın yasağını umursamayan medyaya eleştiri yağarken, bilgi sızdıran kamu görevlileri de nasiplerini aldı... Bakanlık filmi medyada tekelleşmeye karşı yabancı ülkelerde alınan önlemlerle son buldu....

* * *

Polisin medyadan beklentileri satır başları haline böyle sıralanıyor...

Ne kadarı haklı, ne kadarı tepkisel, takdiri sizlere ait...

Yazarın Tüm Yazıları