Enis Berberoğlu: Lexus-Zeytin Ağacı daha fazla Telekom






Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

OKUDUĞUM son kitabın yazarı Thomas Friedman ABD'li bir gazeteci...

1953 doğumlu meslektaşımız kendi ifadesine göre, kariyerinin ilk on yılını Beyrut ve Kudüs'te Arap-İsrail kabile kavgasını izleyerek geçirdi... Ardından Washington yılları geldi, diplomasi ve uluslararası finans, teknolojik devrim ilgisini çekti...

Yakından tanıklık ettiği küreselleşmenin kitabını yazmaya karar verdi... Kitabın ismini ‘‘Lexus ve Zeytin Ağacı, Küreselleşmenin Geleceği’’ olarak seçti...

*

Kitabın isminin öyküsü Friedman'ın Japonya gezisi sırasında Toyota otomobil fabrikasını ziyareti ile başlıyor... 66 insan ve 310 robotun çalıştığı fabrikada üretilen Lexus modelini gören gazeteci dönüş yolunda okuduğu gazetede rastladığı Arap-İsrail anlaşmazlığı haberine farklı gözle bakıyor:

‘‘O anda fark ettim ki Lexus ve zeytin ağacı aslında bu Soğuk Savaş sonrası dönem için hiç de fena semboller değildi. Dünyanın yarısı Soğuk Savaş'tan daha iyi bir Lexus üretme azmi ile çıkmıştı. Küreselleşme sisteminde gelişip zenginleşebilmek için ekonomisini modernleştirmeye, özelleştirmeye ve daha verimli kılmaya kararlı gözüküyordu. Diğer yarısı ise -bazen aynı ülkenin bir yarısı, bazen de aynı insanın bir yarısı- hálá hangi zeytin ağacı kimin kavgasıyla uğraşıyordu.’’ (Sayfa 55)

*

Tesadüfe bakın ki, Friedman'ın iddiasız gibi gözüken anlamlı benzetmesini hazmetmeye çalışırken dikkatimizi TRT-3'te TBMM Genel Kurulu'ndan naklen yayınlanan Telekom Yasası görüşmeleri çekti. Fazilet Partili milletvekilleri, ‘‘Türkiye'nin manda haline getirildiği’’ gibi son derece ağır bir gerekçe ileri sürerek Genel Kurul salonunu terk ediyordu...

(Bu köşeye arada sırada da olsa göz atanlar muhalefetle uğraşmayı sevmediğimizi bilir... Dolayısıyla aşağıda satırlar muhalefet hakkına değil üslubuna dönük eleştiridir.)

Madem ki Fazilet Partisi Türkiye'nin IMF ve Dünya Bankası'nın doğrudan emrine girdiği endişesine bu denli şiddetli tavır alıyor, beş yıl kadar öncesine dönmeye ne dersiniz?

Tarih 6 Ekim 1996... Yer Libya Çölü'nde Kaddafi'nin çadırı...

MNP-MSP-RP ve Fazilet çizgisinin manevi lideri Necmettin Erbakan, Türk diplomat ve gazetecilerin huzurunda Kaddafi'den hakaret dinliyor...

Ardından Kaddafi asıl bombayı patlatıyor: Erbakan'ın kendisinin başkomutanı olduğu Uluslararası İslami Halk Komutanlığı'nın bir üyesi olduğunu açıklıyor...

Erbakan, Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sedat Ergin tarafından kamuoyuna iletilen bu haberi tam 208 gün sonra 3 Mayıs 1997 tarihinde yalanlamayı deniyor... Ama Kaddafi 17 Mayıs 1997 tarihinde yaptığı konuşmada Erbakan'ın Uluslararası İslami Halk Komutanlığı hiyerarşisindeki konumunu bir kez daha ifşa ediyor. (Sedat Ergin, Hürriyet Gazetesi 20 Mayıs 1997)

*

Fazilet'in 1970'lerin moda deyimiyle ‘‘Tam Bağımsız Türkiye’’ hayali kurmadığı ortada... Sadece taraf tutuyor... ABD'yi yöneten Bush sülalesi yerine Kaddafi'nin kabilesini kendisine daha yakın buluyor o kadar...

Ama taraf tutmanın küresel düzenin kara deliğine düşmek anlamına geldiğini bilmiyor... Çünkü artık tutulacak taraf yok. Soğuk Savaş'ın paradigması çöpe gitmiş bulunuyor...

Hazır yeri gelmişken... Telekom özelleştirmesine en inatçı muhaliflerin bu topraklarda hálá süren Zeytin Ağacı Savaşı rantından en fazla yarar sağlayanlar olması sadece rastlantı mı?

Güneydoğu'daki savaşın beslediği MHP, rejim düşmanlığı ile aynı yöreden oy toplayan Refah, güvenlik gerekçesini ileri süren güçlü lobiler... Kıbrıs'ta çözüm istemeyenler, hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukuna inananlar aynı cephede buluştu.

Üzerlerine düşen kayayı Kemal Derviş'in yuvarladığına inanacak kadar toylar... Berlin Duvarı'nın yıkılışını sadece coğrafi bir kavram sanacak kadar cahiller... Canları yandıkça sol söyleme sığınıyorlar...

Eh madem ki 30-40 kırk yıl öncesi sokaklara nostalji duyuyorlar...

Anlayacakları dilden anlatalım:

Ho, Ho, Ho, Bir-iki-üç, daha fazla Telekom...

Yazarın Tüm Yazıları