Paylaş
Gazetedeki fotoğrafta orta yaşlı, açık tenli, hafif toplu, halim-selim aile babası gibi gözüküyor. Ama resimaltına göre adı Avni Musullulu. Veya meşhur olduğu lakabıyla Sarı Avni...
Alaattin Çakıcı efsanesiyle büyüyen genç kuşak Sarı Avni'yi pek bilmez. Oysa Sarı Avni, Türk mafyasının ilk uluslararası başarı öyküsünün sahibidir. Misak-ı Milli sınırlarına sıkışan Türk suç örgütlerini yabancı pazarlara açan, lig atlatan büyük patrondur. Abarttığımızı düşünüyorsanız, kısa özgeçmişine göz atın.
* * *
1942 yılında doğan ve ilk ismi Yaşar Avni Karadurmuş olan kahramanımız mahkeme kararıyla Musullulu soyadını aldı.
1983 yılında ABD'de yakalanan uyuşturucu çetesi bu ülke polisini hayrete düşürdü. Uyuşturucu şebekesinin ülkeye yayılan piza lokantalarını satış noktası gibi kullanması nedeniyle, operasyonun adı ‘‘Piza Connection’’ (Piza Bağlantısı) olarak kaldı.
Piza çetesinin yüz milyonlarca dolarını aklayan büyük şefin Sarı Avni olduğu ortaya çıktı. Musullulu'nun, 1982-85 yılları arasında 1.5 milyar dolarlık karapara akladığı saptandı.
Avni Musullulu'nun karapara operasyonlarındaki gözde bankası BCCI idi. Yani batışıyla birlikte sayısız gizli servisi, uyuşturucu baronunu finanse ettiği ortaya çıkan şaibeli banka.
Sarı Avni'nin Piza Bağlantısı'ndaki ortağı Hacı Mirza'nın elinde kalan 600 kilo eroinin kaynağı da büyük tartışma yarattı.
Çünkü Mirza'ya İranlı resmi görevliler tarafından teslim edildiği belirlenen eroinin ABD'de birkaç yıl sonra patlak verecek İrangate skandalının ilk habercisi olduğu sonradan anlaşıldı.
Sarı Avni'nin tam göbeğinde yer aldığı karanlık ilişki ağı, Lübnan'da Muhammed Şekerci ve İsviçre Adalet Bakanı Elizabeth Kopp'un Şekerci ile çalışan eşine kadar sıçradı. Bayan Bakan istifa etmek zorunda kaldı.
Ama maşallah deyin Türkiye'de taş oynamadı.
Operasyonun Türkiye ayağı Behçet Cantürk, kanıt yetersizliğinden beraat etti. MİT raporuna kadar geçen, ‘‘Sarı Avni, Tahsin Şahinkaya'ya yurtdışında villa aldı’’ iddiası tarihin tozlu arşivine emanet edildi.
* * *
İki gazeteci, Cengiz Erdinç ve Doğan Yurdakul, yakın tarihimizin tozunu sildiler. Aylarca süren çalışmalar sonucunda ortaya ‘‘Siyaset, mafya, bürokrasi ilişkilerinde Kim Kimdir?’’ haritası çıktı. Erdinç ve Yurdakul, karanlık dünyanın ‘‘Kim Kimdir’’ kitabına Çetele ismini uygun gördüler.
Susurluk süreci gösterdi ki asıl büyük suç, toplumun cehaleti. Çetele'yi okuduğunuzda bir gerçeği daha iyi kavrıyorsunuz: Çoğu olayda hep aynı isimler var. Yaşamımızı zehir edenler aslında bir avuç çeteci.
Yurdakul ve Erdinç, çeteci potrelerini toplamışlar, Lanetliler Galerisi gibi sergilemişler. Mutlaka gezin, ibret alın.
Paylaş