Kürtlere göre PKK hangi 3 hatayı yaptı?

ANKARA
68 yaşındaki Şerafettin Elçi bir Kürt politikacısı. Bu ülkede bakanlık koltuğunu da gördü, hapishaneyi de.

Şerafettin Bey, yeni partisinin kuruluşunu Hilton Oteli’nin balo salonunda ilan ediyor. Ama daha önemlisi, Kürt meselesi üzerindeki PKK ipoteğinin kalkacağına dair umut veriyor.

Şerafettin Elçi’ye göre PKK üç nedenle ve haklı bir şekilde "terörist" damgası yedi:

1) Stalinst ideolojiyle disiplini altına girmeyen her Kürt’ü ortadan kaldırılması gereken düşman saydı, Kürtler arasında bile düşman yarattı.

2) Güneydeki Kürtlerin (Kuzey Irak) devletleşmeye doğru ilerleyişini engellemeyi, baltalamayı siyasi hedef seçti, çok büyük kayıplara neden oldu.

3) Hiçbir etik ve ahlaki kurala uymadan, kendilerine uzun yıllar hizmet etmiş arkadaşları dahil (örgüt içi infazlar hatırlatılıyor), pek çok suçsuz, günahsız masum insanı ortadan kaldırdı.

Şerafettin Elçi’nin 8 sayfalık konuşmasında PKK ve terörist sözcüğü iki kez yan yana geçiyor. Elçi PKK için önce "Terörist damgası yedi" diyor, ardından ekliyor: "Günümüzde terörist örgüt damgası yiyen bir hareketin başarı şansı sıfırdır. PKK çözüme engeldir."

Yanlış anlaşılmasın, bu satırları aktarmaktaki maksadım, kesinlikle "Bakın işte biz söylüyorduk, şimdi Kürtler de kabul etti" kolaycılığına kaçmak değil.

Çünkü Güneydoğu’da yeterince zaman geçirdim, devletin hatasını/gafletini, PKK’nın zulmünü gördüm, kendim dahil herkese kanaat notumu verdim. Teyide, şahide ihtiyacım inanın yok!

Ama Kürt meselesinin özgürce tartışılması için Türk aydınının devletiyle hesaplaşması, Kürt aydınının da PKK’nın emireri olmaktan kurtulması elzemdir. Parti çalışma arkadaşları için "Hür Kürtler Grubu" adını seçen Şerafettin Elçi’nin PKK eleştirisi, Kürt cephesinde yaşanacak yüzleşmenin işaret fişeği sayılabilir, o yüzden çok önemsiyorum.

Cazibenin adresi

KÜRT liberali, özelleştirme ve serbest ekonomiden yana politikacı Şerafettin Elçi, siyaseten federatif yapıya inanıyor. Elçi, bu önerisinin hem yönetenlere hem de seçmene aykırı geleceğinin farkında, ancak Kuzey Irak’taki başarılı örneğin zaman içinde daha iyi anlaşılacağına inanıyor. Federasyona ihtiyaç var mı, o konuda şüpheliyim. Ama anlaştığımız nokta belli. Kuzey Irak, Güneydoğu için cazibe merkezi oluştururken çaresiz seyredemeyiz, dengeleyici politikalar şart.

16 yıl önce Cizre’de tanıdım

ŞERAFETTİN Elçi’yi kürsüde dinlerken 16 yıl öncesinin mart ayına, sıcak bir Cizre gecesine döndüm. Cizre’de nevruzun ardından özel timle halk arasında gerginlik çıktı, kan döküldü. Kıdemli foto muhabiri Sökmen Baykara ile ilçeye girdiğimizde çatışmalar sürüyordu, zaten birkaç saat sonra giriş-çıkışlar yasaklandı. Halk meydanda, asker-polis kuşatmada, sokaklarda barikatlar kurulu, elektrik kesik, lastik ateşi geceyi aydınlatıyor. Gazeteci Mehmet Korkmaz kolumdan tuttu, yüksek taş duvarlı bir eve götürdü. Şerafettin Bey’le işte böyle tanıştık. Konukları da tanıdıktı, daha sonra Refah Milletvekili olacak Belediye Başkanı Haşim Haşimi ile DEP’ten önce Meclis’e, oradan da hapse girecek İnsan Hakları Şube Başkanı Orhan Doğan. Elçi ve yerel kanaat önderleri sabaha kadar herkesle görüşerek ortamı yumuşattı, ertesi günkü cenazede kan dökülmesi önlendi. Ne var ki takip eden süreçte 30 bin can kaybına kimse engel olamadı. Yıllar sonra Elçi’ye o geceyi hatırlattım, dedi ki: "O tarihte beni dinleselerdi, ne bu kan dökülürdü, ne de bu düşmanlıklar yaşanırdı." Yerel ölçekteki performansına şahit olduğum için ben bu iddiasını ciddiye aldım, umarım bu kez soydaşları da alır.
Yazarın Tüm Yazıları