Kürtler neden azınlık olamaz?

HERKES bu sorunun yanıtını meşrebine/siyasetine göre verebilir.

Ama sorunun asıl muhatabı Kürtlerdir ve DEHAP dahil ittifakla ‘Kürtler azınlık değildir, olamaz’ deniliyorsa mutlaka bir bildikleri vardır.

* * *

Ancak Türklerin veya/hatta Kürtlerin karşı çıkması bile Avrupalı kanaat önderlerini ikna etmezse sakın şaşırmayın.

Çünkü tartışma, azınlık tanımındaki zihniyet farkından kaynaklanıyor:

Avrupa değerler manzumesinde azınlık hukuki bir statü olmaktan çok korunması gereken etnik/dini/kültürel zenginlik sayılır.

İmparatorluk várisi Türkiye’de azınlıklar -tıpkı ulusal sınırlar ve etnik yapı gibi- Lozan hukukuna göre tarif edilir.

Azınlıkları demokrasinin sigortası olarak gören Avrupa... Azınlık lafını her duyduğunda ulusal birliğini tehdit altında sayan Türk refleksi.

Tarafların uzlaşması imkánsız olmasa bile çok zaman alacak. Ne zaman ki Türkiye Kürt’ünü, Laz’ını, Çerkez’ini risk faktörü değil de zenginlik sayarsa... İşte o zaman azınlık tartışmalarına gülüp geçeceğiz.

* * *

Ama açık söyleyelim;

1) Silahlar susmadan, 2) Yaralar kabuk tutmadan, 3) Türkiye azınlığın Avrupalı tarifinde uzlaşmadan AB acele/ısrar ederse işler karışır.

Dahası, azınlık hakkı kazanan anayasal haklarından kaybeder.

Evet aynen öyle... Çünkü hukuki azınlık statüsünde sadece haklar değil yasaklar da sayılır. Azınlık mevcut mantıkla terfi değil tenzil-i rütbedir.

* * *

Yer Süleymaniye Meydanı... Tarih 10 Aralık 1991.

Hürriyet’ten Ümit Turpçu ile birlikte yakın tarihin ilk peşmerge resmi geçidine tanıklık ediyoruz.

Yüzlerce peşmerge, KYB lideri Celal Talabani’nin önünden geçiyor. Törenden sonra Talabani’nin yakın koruması ve tercümanıyla sohbet ediyoruz.

- Barzani’den haber var mı?

- Bağdat’la (Saddam’la) azınlık pazarlığı yapıyor.

- Peki size uymuyor mu?

Suratımıza hayretle bakıyor:

- Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı, Hikmet Çetin’in Dışişleri Bakanı olduğu bir ülkeden geldin. Nasıl olur da azınlık haklarıyla yetinmemizi beklersin?

Azınlık tartışmasını kamuoyuna taşıyan AB’nin kötü niyetli olduğuna inanmıyorum, cumhuriyeti kuran asli unsurlardan Kürtlerin de azınlık haklarıyla yetinmemelerini gayet makul buluyorum.


Susurluk’a lüzum kalmasın


Önce altı yıllık bir tespit:

‘...devletle bütünleşmiş, devletin ilgili kurumlarına entegre olmuş, mahallinde valiyi, emniyet müdürünü, Meclis’te ve hükümette yeterince üyeyi kendisine bağlamış ve bu kişilere adeta emir verebilir duruma gelmiş bir yapılanma mevcut değildir. Bu konuda ve Cumhuriyet tarihi boyunca en önemli mesafeyi kat etmiş kişi Ömer Lütfi Topal’dır. Eğer öldürülmeseydi ülkenin en etkili ilişkileri içinde istediği yere ve makama nüfuz edebilme imkánını bulacak ve birkaç yıl sonra da gerçek manada dokunulmazlığa kavuşacaktı.’ (Kutlu Savaş, Susurluk Raporu, 12 Şubat 1998)

Sonra kritik soru:

- Çeteyi yeni Susurluk’a lüzum kalmadan kim durduracak?
Yazarın Tüm Yazıları