Kürt meselesi ve PKK sorunu

ANKARA

ARADAKİ "ve" ilavesi bazılarına göre gereksiz...

Yani Kürt meselesi ve PKK özdeş, eşanlı çözülmek zorunda.

Ama haddimi aÅŸmadan söylemek isterim ki, farklı düşünüyorum.Â

Hatta Kürt meselesiyle PKK’yı birbirine karıştırmanın, birlikte anmanın bu ülkenin kahir ekseriyetinde tepki uyandırdığını gözlüyorum... Bu yanlış yaklaşımın bırakın çözümü, sorunun büyümesine hizmet ettiğine inanıyorum.

* * *

Devletin zirvesinden gelen mesajları doğru okumak lazım... Kayserili Abdullah Gül, Rizeli Tayyip Erdoğan, Afyonlu Orgeneral İlker Başbuğ... İlki ülkenin ve milletin ahengini sağlamakla görevli, diğerinin önünde en geç iki yıl sonra seçim var. Sonuncusu her gün PKK ile savaşta şehit veriyor, cenaze kaldırıyor.

Hakikaten bu üçlünün PKK’ya teslim olacağını mı düşünüyorsunuz?

Hayır, bence "tarihi fırsat" ifadesiyle kasıt, teröre teslimiyet olamaz.

Bana göre, devletin zirvesinde sebep-sonuç ilişkisi bu kez doğru kuruldu.

PKK’nın Kürt meselesinde sebep değil sonuç olduğu kavrandı. O yüzden, Kürt meselesine ilişkin her türlü demokratik açılım, Anayasa değişikliği dahil masada duruyor. Kimseden itiraz yükselmiyor.

Ama PKK’nın bu denklemde yeri kesinlikle yok.

O meseleye ÅŸimdilik ABD ve Barzani bakacak.

Silah bırakma pazarlıkla değil zorla olacak.

* * *

Yazdıklarım, fark ettiğiniz gibi, fikirlerim ve duyumlarım. Çoğu zaman yaptığım gibi, tartışmak ve karşıt görüş almak üzere DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ü aradım. Aramızdaki sohbeti aynen aktarıyorum:

- Bence iki ayrı hazırlık var. Biri Kürt meselesi ile ilgili, diğeri PKK ile ilgili. Bunu ayırsalar, iyi mi olur kötü mü olur sizce?

- Nasıl ayırabilirsiniz, birbirinden ayrılmaz bir şey. Nasıl olur?

- Yani demokratik açılımı yapıp PKK’yı asayiş meselesi saymak gibi.

-
Tabii ki demokratik açılımları yaptığınız zaman silahların susmasını da beraberinde getirir. Bizim söylediğimiz o. Siz o silahları susturmazsanız demokratik adımları nasıl atarsınız. Veya orada nasıl etkili bir rol oynarsınız. Gerçekten zor. Bizim burada üzerinde durduğumuz, sürecin doğru işlemesi konusunda herkesin hassasiyet göstermesi. Yani hem operasyon bakımından hem de diğerlerinin silahları kullanmaması açısından.

- Diğerlerinden kasıt PKK mı?

- Tabii, yani bir sürecin sağlanması lazım. Yani şimdi her gün eylemler yapılırken bilmem bir tarafta operasyonlar yapılırken buna kim cesaret edebilir?

- Demokratik açılımlara cesaret edilemez mi?

- Tabii, yani o konuda öyle şey olmaz. Demokratik, barışçıl projelerle çözme niyeti ortaya çıkarsa bizim etkili olma şansımız var. İşin silahla gitmeyeceği konusunda herkeste anlayış birliği var. Hem Türkiye açısından hem PKK açısından. Şimdi bizim burada söylediğimiz mademki burada böyle bir inanç var, bu Türkiye’nin bütünlüğüne zarar vermeyecek bir projeyse o zaman niye üzerinde yoğunlaşmayalım? Tabii ki kolay değil bu işler. Yani görüyoruz Türkiye’de bu işi provoke etmek isteyen çeşitli kesimler var.

- 19 Mayıs’ta Başbakan’la el sıkışırken diyalog geçti mi aranızda?

- Hayır, sadece bir merhabaydı yani.

- Deniz Baykal’la da öyle miydi?

- Evet, orada zaten bir konuşma, tartışma zemini de yok.
Yazarın Tüm Yazıları