Paylaş
NE yazık ki tekrar etmek zorundayız: Siyaset gönülden geçeni gerçek sanmak asla değildir.
Küresel ekonominin dinamiği yerel siyasetin iktidar alanında zorlanır...
Yerel siyasetin evrenselliği Türkiye'nin başındaki yüz yıllık derdin hortlaması olayında bile test edilebilir.
Ermeni iddialarının müttefik ülke parlamentolarında gündeme gelmesi ve kabul edilme ihtimali tamamen yerel siyasi hesaplara, etnik oylara/lobilere duyulan ihtiyaca endekslidir...
Üstelik aynı ülkeleri yönetenlerin Türkiye'ye dönük küresel ve ekonomik hesaplarına çoğu kez aykırıdır.
* * *
Devlet Bakanı Kemal Derviş ile Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ü karşı karşıya getiren Telekom krizi benzer küresel ekonomi-yerel siyaset paradoksunun eseridir... Üstelik bu paradoksu sadece IMF patentli talimatla, yerel rant hevesi savaşından ibaret saymak statik analiz olur.
Çünkü fotoğraf karesi yerine filme bakıldığında Kemal Derviş'i bir gecede kurtarıcı kılan büyük krizin Enis Öksüz'ün geçen yıl bir türlü kırılamayan inadı üzerine patlak verdiği ortadadır.
Paradoksta değişmeyen taraf Enis Öksüz zihniyeti/inadı ise...
O zaman Kemal Derviş'in bu zihniyeti sabit veri saymak ve buna göre hesap yapmak zorunluluğu da belli değil miydi?
Yerel siyasetin küresel ekonomiye direniş ve karşı devrim girişimlerini bastırmaya memur edilen komutanın daha tecrübeli olması kuşkusuz hepimizin dileğiydi... Ne var ki Derviş'i yerel siyasi kurtlara yem edip geleceğe ibret-i álem örneği bırakmak da büyük riskti, bizden hatırlatması.
* * *
Kemal Derviş'in hısım ve hasımlarını sayarken, son dönemde adeta Ekonomik Mesih'in politik tabanı gibi hareket eden mali piyasaların dünkü seyrine de bakmak gerekliydi...
Krizin ilk saatlerinde -hiç temenni etmese de- Kemal Derviş cephesinin mali piyasalardan gelecek patlama sesini hesaba kattığını düşünmek herhalde yanlış olmaz. Eğer dün -Merkez Bankası'nın müdahale etmediği piyasada- kurda ve faizde ciddi tırmanış yaşansaydı, bu gelişme kuşkusuz Derviş'i sıkıştıran hükümete ültimatom sayılacaktı.
Ne var ki piyasalarda korkulan olmadı.
Çünkü piyasa siyasi çözümden umutluydu.
Ve belki de daha da önemlisi daha üç hafta önce sadece konuştuğu için bakanlığı bırakmak zorunda kalan Yüksel Yalova'nın hatırası tazeydi.
Eğer bu krizin sonunda hem Öksüz hem de Derviş kaldıysa/kalacaksa...
Piyasanın gönüllü cellatlığı marifetiyle siyasi linç uygulanan Yüksel Yalova'ya kişisel özür borcumuzun doğduğu ortadadır.
Paylaş