Paylaş
HAYRETTİR bu ülkenin enerji musluklarının en az 50 yıllığına Rusya'nın kontrolüne geçmesine Türkiye'den çok Batılı müttefiklerden itiraz yükseliyor... New York Times'ın haberine göre (8 Haziran 2001) 1999 Eylül ayında Washington'u ziyaret eden Mesut Yılmaz'a ABD yönetiminin bir temsilcisi açıkça, ‘‘Biz bu projeyi (Mavi Akım) beğenmiyoruz’’ diyor... Ama bu uyarıya ‘‘Açıkça belirteyim ki bu işi yapacağım’’ diye karşılık veren Yılmaz bir hafta sonra Moskova'ya uçuyor...
Mavi Akım sadece Türkiye'nin gaz ithalatının yüzde 80'ini Rusya'ya bağımlı kılmakla kalmıyor. Türkmen gazı ve Kazak petrolünü Batılı pazarlara Rusya dışında alternatif güzergáhla ulaştıracak projelerin altını oyuyor...
Türkiye'nin kayıtsız şartsız teslimiyeti bir süredir rafta bekleyen Bakü-Ceyhan projesi için ABD yönetimi ve petrol şirketlerini harekete geçiriyor. (Radikal, 8 Haziran 2001)
* * *
Tablonun tamamına bakıldığında Mavi Akım taraftarlarının yüz yıl aradan sonra sahnelenen yeni Büyük Oyun'un kural ve senaryosundan habersiz oldukları gözleniyor... Örneğin Swissotel'i basan Çeçen çetecileri terör suçuyla yargılamaktan kaçınıp konuk Rus Dışişleri Bakanı'nı aynı otelde ağırlamak marifet sayılıyor... Ama Rus gazına bağımlı komşumuz Gürcistan'ın daha üç ay evvel başına gelenler unutuluyor. Mart ayında topraklarında Rusya'nın talep ettiği askeri üsleri vermek istemeyen Gürcistan kış ortasında enerjisiz kalıyor. Rusya'nın muslukları kapatma bahanesi Itera'nın (evet, aynı meşhur şirket) bu ülkeden birikmiş alacağı... Ama her nasılsa askeri üs anlaşması ile birlikte enerji muslukları yeniden açılıyor.
* * *
Ne yazık ki Türkiye'yi yönetenlerin entelektüel çapı ülkenin göğüslediği krizin şiddeti ve değişim arzusunun gücünün çok altında kalıyor...
Hemen her tartışmada sapla saman karışıyor... Ağaca takılıp ormanı göremez hale geliyoruz... Alın Tarkan fotoromanını.
Fotoğrafların elde edilme yöntemi, kamuoyuna sunuluş üslubu, hepsi tartışıldı ama bizce kritik soru hálá yanıtsız:
- Fotoğrafta Tarkan'ın yanındaki çıplak, erkek değil kız arkadaşı olsaydı bu fırtına kopar mıydı?
Tecavüze uğrayan özel hayat mıdır, yoksa üçüncü cins mi?
Merhum Zeki Müren'i bağrına basan, en ünlü TV sunucularının benzer tercihlerini tartışmadan kabullenen Türkiye'de bu tür teşhir ve yargısız infaz arenası kamuoyu vicdanına-zekasına hakaret sayılmaz mı?
Tarkan'ın fotoğrafını değil arkasında yatan ilkel ve çarpık mantığı tartışmadan bir yere varmamız mümkün değil...
* * *
Hemen herkesin kafası karışık...Geçmişte ‘esir türkler’ adına kurşun atıp-kurşun yiyenler bugün Tarkan'ın cinsel tercihiyle uğraşmayı yeğleyip, Mavi Akım'a imza atanlarla ortaklıkta beis görmüyor...Solu kurtarmak için Washington'dan ithal teknisyene umut bağlanıyor...
Sonuçta ‘‘Blair'in müthiş zaferi’’,‘‘İran'da değişim kazandı’’ türü el işi manşetlerde tatmin arıyoruz.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
'Sayın Tantan'ı daha gidişinin ertesi günü mumla arar olduk. Türkiye yaşaılır bir yer olmaktan çıktı artık, ne kadar hırsız uğursuz varsa sanki sozleşmiş gibi biraraya gelmişler. Gördünüz işte kurtulamıyoruz. '
(N. C. DURMAZ)
Paylaş