Paylaş
Şehri İstanbul'a ekmek kavgası için geldiler. Baba Şerafettin Baş, kamyonuyla Silivri'den şehre tuğla taşırdı. Eşi Suzan Baş, gece yolculuklarında uyuyup kaza yapmasın diye kocasını yalnız bırakmazdı.
O-1 Otoyolu'nun Ambarlı mevkinde su birikintisine giren kamyon, yağmurla kabaran dere yatağına uçtu. Suzan Baş'ın cesedi bulundu, Şefarettin Bey'den haber yok. Önceki gece İnterstar'ın gece haberlerine çıkan dört çocuk, babaları belki de sağdır, geri gelir umudunu taşıyordu.
Sanki İstanbul değil, balta girmemiş Afrika ormanı.
Kurbanın cesedini bile esirgiyor.
* * *
İstanbul cangılı sadece anne-babaları yutmakla kalmıyor.
Büyük kentin kahredici ekmek kavgasına erken ve hazırlıksız dalan çocukların yoldan çıkmasına neden oluyor.
Anadolu Ajansı, İstanbul'daki iki çocuk mahkemesinde görülen davaların rakamsal dökümünü hesapladı. Habere göre geçen yıl görülen 5 bin 950 davada, 11-14 yaşı arasında toplam 6 bin 868 çocuk yargılandı. Sanıklardan sadece 194'ü kız, kalan 6 bin 674'ü erkek çocuklardı.
Yargılama sonucunda 470 çocuk sanık beraat etti, 295 sanık hapis ve para cezasına çarptırıldı.
* * *
Çocuk sanıkların suç rekoru hırsızlık...
Tam 1522 davada, 1631'i erkek, 50'si kız toplam 1681 çocuk yargılandı. Ama çocukların suç sicili sadece hırsızlıkla sınırlı değil.
804 çocuk sanığın yargılandığı diğer suç türleri ve dava sayıları şöyle:
Kavga ve adam dövme 379, alıkoyma ve ırza geçme 47, yaralama 43, ruhsatsız silah 40, gasp 40, tehdit 35, adam öldürme 16, dolandırıcılık 9, esrar bulundurmak ve içmek 6, sahte pasaport 1.
Kız çocuklarda adam öldürme, dolandırıcılık, gasp, tehdit ve esrar gibi suçlara rastlanmadı.
* * *
İstanbul Emniyeti'nin resmi rakamlarına göre bu kentte evsiz-barksız 6-7 bin sokak çocuğu var. Ama gayri resmi bilanço 50 bin dolayında sokak çocuğuna işaret ediyor.
İstanbul'da 24 saat geçirip de bu çocuklara rastlamamak imkânsız.
Otomobillerin önüne atlayarak cam silmeye çalışanlar, meyhane önünde çiçek, ciklet satmaya uğraşanlar onlardır. Tiner çekip koyun koyuna, yağan karı yorgan ederek uyuyanlar yine onlar...
Haydi Susurluk'un siyasi engeli, sel kurbanlarının altyapı özürü var diyelim. Peki koca Türkiye Cumhuriyeti 50 bin tane çocuğa bakmaktan aciz mi?
Bu iş Gençliğe Hitabe'yi ezberleyip hamaset edebiyatı yapmaya benzemez.
Gün gelir o çocukların öfkesi keskin bıçak gibi bu kentin boğazına dayanır. Hırsızlık olur, cinayet olur, yağmalama olur...
Gelecek kuşağın adı ‘‘intikam’’ olur...
Susurluk neferleri olur...
Paylaş