DÜN haber kanalları CHP Parti Meclisi’nden canlı yayına geçerken... Cumhuriyet Kitapları’ndan yeni çıkan "CHP ile Bir Ömür" kitabını karıştırıyordum. Yazarı Şeref Bakşık, 1950’lilerin baskı döneminden gazeteci ağabeyimiz.
12 Mart günlerinde Bülent Ecevit darbeye ve İsmet İnönü’ye başkaldırarak istifa etti... Bülent Bey’den boşalan Genel Sekreterlik görevini Bakşık üstlendi. İnönü ve Ecevit’i barıştırmak için çok uğraştı, başaramadı.
Kitabında iki siyaset abidesinin etrafında attığı nafile turları tüm çıplaklığıyla anlatıyor.
* * *
Bugün CHP’de değişim ve dönüşüm gereği Genel Başkan dahil herkes tarafından kabul ediliyor.
Partinin halini Deniz Baykal’ın liderliğine bağlayanların çözümü belli: Deniz Bey hemen gitmeli.
Bana göre daha makul düşünenler, Baykal’ın değişime/dönüşüme önayak olmasını, koçluk etmesini öneriyor.
Bakalım tabandan gelen değişimin öncüleri hangi üslup ve yönteme başvuracak?
Baykal’a meydan okuyup şanslarını denemeleri de mümkün; kol kola girip yürümeleri de...CHP’nin engin tarihi her iki yönteme de açık ve zengin örnek seçeneği sunuyor.
Tıpkı Şeref Bakşık ve Bülent Ecevit’in arasında 1971 yazında geçen diyalog gibi. Bakşık, 12 Mart darbesini eleştirirken İnönü’yü de askerden yana gösteren Ecevit’i dostça uyarıyor, ama Bülent Bey dinlemiyor:
Ecevit: Kaygılarım, karamsar tahminlerimi de aşınca kamuoyu ile paylaştım.
Bakşık: ...Asıl şunu söylemek isterim Sayın Ecevit. İsmet İnönü sonrasının lideri şu anda belli sayılır. Gereksiz telaş partiye de, size de zarar verir. Sakin olamaz mısınız, rica ediyorum.
İsmet Paşa’nın yaptığını ben yapamam...
Anlayamadım, sözünüzü biraz açabilir misiniz?
Atatürk’le uyuşmazlığında İnönü’nün yaptığı gibi köşeme çekilemem.
Ama İnönü 1938’de yakmadan yıkmadan sükûnetle parti bütünlüğüne yardım ederek cumhurbaşkanlığına geldi.
Sonraki olumsuz gelişmeler üzerinde duruyorum ben.
Sert bir demeciniz Sıkıyönetim’in öfkesine yol açınca, bir aralık tutuklama fikri doğdu. Ama İsmet Paşa müdahale ederek böyle bir ihtimali önledi.
Keşke beni tutuklasalardı.
* * *
Şeref Bakşık kitabında bu görüşmenin muhasebesini yaparken...
Bülent Ecevit’in iki cümlesini farklı (yanlış?) yorumladığını düşünüyor.
Ecevit’in, "İnönü sonrası lider belli..." lafını "Beni pasifize etmek istiyorlar" diye algıladığını... "İnönü tutuklanmanızı önledi..." haberine ise "Kahramanlığıma izin vermedi" refleksiyle tepki verdiğini yazıyor.
Belki haklıdır, belki değildir.
Liderleri anlamak zor iştir. Yöntemlerinden ders çıkarmak da öyle.
Çünkü yukarıdaki kısa anekdotun da gösterdiği gibi zıt yöntemler tıpatıp aynı sonuca yol açabiliyor. İnönü sabırla, Ecevit isyanla partinin başına ve tarihin sayfalarına geçebiliyor.
Tek bildiğim şu ki, köşeye çekilene kitap yazmak düşüyor.