Enis Berberoğlu: İran'da reformun sınırları (2)

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Gençler ve ekonomik ihtilal

TAHRAN'da Haşimi Rafsancani ile kızı Faize'yi seçim hezimetine uğratan ‘‘sivil toplum’’ söylemi ile İran ekonomisinin gidişatı arasındaki irtibatı kurabilmek için birkaç rakama bakmak yeterli...

İran'da devlet ekonominin yüzde 80'ine hákim.

İran ulusal para birimi riyalin ABD Doları karşısındaki değeri 1979 İslam Devrimi günlerine göre binde birine geriledi.

İran nüfusu 62 milyon. Bu nüfusun yarısı 18 yaşın altında. Bu yüzden her yıl yaklaşık bir milyon kişi için yeni istihdam alanı gerekiyor.

İran'ın dış borçları 15 milyar dolar. Merkez Bankası yoluyla yapılan ithalattan kaynaklanan borçlar da 11 milyar doları buluyor. İran sık sık borç erteleme talepleriyle uluslararası piyasayı rahatsız ediyor.

* * *

İran Şahı, İslam Devrimi kadrolarına güçlü bir petrol endüstrisi, 40 milyar dolar düzeyinde ticaret fazlası ve çoğu tarımda orta boy işletmelerden oluşan özel sektör bıraktı.

Aradan geçen 21 yılda İslam Devrimi, çiftlikleri, şirketleri, bankaları devletleştirdi. Yabancı sermayeyi yasakladı, girişim ruhunu bitirdi.

Dolayısıyla İran ekonomisi tek mallı-tek boyutlu bir düzen kazandı. Ülkenin döviz girdilerinin yüzde 80'i, toplam kamu gelirlerinin yarısı petrolden sağlanır hale geldi. Petrol fiyatlarının geçen ve daha önceki yılki düşüşü sırasında ülkenin kaybı 6 milyar doları buldu. Bu rakam bütçenin üçte biri düzeyindeydi. Ve Tahran yönetimi, önemli bazı projeleri kaynak yetersizliği nedeniyle askıya almak zorunda kaldı.

Nüfusun yaklaşık üçte birinin geçimini sağladığı tarımda son 30 yılın en kurak mevsimlerinin yaşanması, geçen yılki ekonomik kayıpları artırdı. İran İslam Cumhuriyeti'nde kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerini ödemesi, ithalatı karşılayacak döviz temini güçleşti.

Oysa örneğin, sadece petrol endüstrisinde önümüzdeki on yılın yatırım faturası 100 milyar doları bulacak.

* * *

İran ekonomisi Şah günlerinin çok gerisinde bir performans düzeyine düşerken, gündelik icraat hataları artık halktan saklanamaz hale geldi...

Örneğin Merkez Bankası bir yıl içinde sekiz yüz ayrı yönetmelik yayımladı, takibi mümkün olmayan bir ekonomik karmaşa yarattı.

Soğan üreticileri geçen yaz aniden bir ihracat yasağıyla karşı karşıya kaldılar... Yönetim iç fiyatları düşürmek için başka yol bulamadı.

Yolsuzluk ve rüşvetin hákim olduğu hantal ekonomik düzende tek farklı ses Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'den geldi... Hatemi beş yıllık plan için çok önemli hedefler koydu: ‘‘Telekomünikasyon, posta idaresi, demiryolları ve tütün endüstrisi tamamen özelleştirilecek, kamu kesimi yeniden yapılandırılacak.’’ (15 Eylül 1999, AFP).

Hatemi'nin ABD ve Avrupa ile yakınlaşma politikasında bu ülkelerden yabancı sermaye çekmek umudu önemli rol oynuyor.

Örneğin, son 10 yılda dünyadaki ABD yatırımları 644 milyar dolara yükselirken İran'ın bu rakamdaki payı 25 milyar dolardı. 1992-98 yılları arasında ülkeye yabancı sermaye girişi 40 milyon dolarda kaldı.

Seçimlerden birkaç hafta önce Dışişleri Bakanı Kemal Harazi'nin dünyanın dört bir yanını turlayarak yabancı sermayeye davet çıkarması, ülke ekonomisindeki yeni anlayışın ürünüydü.

* * *

Yabancı yorumculara göre 1979 yılındaki İslam Devrimi'ni sokaklarda yaratan genç nüfus, bu kez sandıkta muhafazakár iktidarı devirdi. Zaten ekonomik talepleri karşılayamayan hiçbir sosyal dönüşüm programı başarılı olamaz. Hatemi zaten bu gerçeğin farkındaydı.

Şimdi uyumlu bir Meclis'le çalışacak. Bakalım son 20 yılda bozulanları tamire gücü yetecek mi?

Yazarın Tüm Yazıları