Paylaş
Konuta 20 yıllık kredinin tek sermayesi güven
BANKALAR ipotek karşılığı, uzun vadeli konut kredisi açmaya başladı...
Faiz oranı, örneğin bir yıllık kredide aylık yüzde 4, vade 20 yıla uzayınca aylık yüzde 2.5'a kadar iniyor...
Bankalar para ticareti yapan kuruluşlar olduğuna göre, akla gelen ilk soru, bu kredinin hangi kaynaktan ve ne maliyetle karşılanacağıdır...
Gelin birlikte hesaplayalım...Bu yılın ekim ayına kadar faizler yüzde 100'ün altına inmedi. Demek ki bankaların maliyet havuzunda gelecek yılın ekim ayına kadar yüzde 100'lük yüksek faizin de payı bulunacak.
Yıllık bileşik oranı hesapladığımızda ise...
Aynı bankalar 2000 yılında bir yıllık kredi için yüzde 60, 20 yıllık vade için yıllık yüzde 34.5 sabit faiz tahsil edecek.
Peki bankalar bu zararı nasıl kapatacak?
Demek ki ileriki yıllarda faizlerin (zımnen enflasyonun da) düşeceği yönünde kesin imanları var... Çünkü eğer hükümetin ekonomik programı başarılı olur, enflasyon ve faiz oranları tek haneli rakamlara inerse bu kez de bankalar çok yüksek miktarda kár imkánı bulacak.
Bu çerçevede meselenin iki önemli cephesi var:
1) Bir kamu bankası (Vakıfbank) ve bir de özel sektör bankası (Anadolu Grubu'na bağlı Alternatifbank) sadece hükümetin ilan ettiği ekonomik hedeflere güvenerek binlerce kişiye uzun vadeli kredi açmaya hazırlanıyor. Haydi kamu bankasını anladık, ama özel bankanın tavrı ilginçtir.
2) Vatandaşın bu kredideki riski ve tasfiye yolu açıktır. Ödeme güçlüğüne düşerse evini bankaya verir kurtulur... Ama bankanın riskinin çok daha yüksek olduğunu bilmem hatırlatmaya gerek var mı?
* * *
Bankaların uzun vadeli kredilere yönelmesi sürpriz değil, IMF ile imzalanan stand-by anlaşmasının eseridir.
Çünkü hatırlarsanız, Merkez Bankası gelecek yılki açık piyasa işlemlerini sınırlı tutacağını peşinen açıkladı.
Eğer umulduğu gibi 2000 yılında dış kredi muslukları açılırsa, piyasalar da aşırı likiditeden yakınacaktır.
Tüm bu teknik analizin günlük dile tercümesi; bankaların gelecek yıl Hazine'ye yüksek faizli borç veremeyeceği gerçeğidir.
Ekonomik durgunluk nedeniyle reel sektörden kredi talebi de kısıtlıdır.
O yüzden bankaların, IMF ile anlaşmaya varılacağı beklentisinin yükseldiği günlerde faiz indirimine giderek tüketici kredilerine yönelmeleri rastlantı sayılmaz.
Yine de tüketici kredilerinin miktarları ve hitap ettikleri kitlenin genişliği, örneğin bir konut kredi pazarıyla kıyas kabul etmez.
* * *
Stand-by'ın imzalandığı günden itibaren aynı mesajı vurgulamaya çalışıyoruz... Türkiye'de paradigma değişti. Eski parametreler bugünü izaha yeterli değil. Önce bilgi, sonra fikir sahibi olalım.
Paylaş