GERÇİ DSP-MHP-ANAP koalisyonunu ekonomik kriz bitirdi, ama siyasi itibar kaybı çok daha önce 1999 depremiyle başladı. Galiba bu hükümetin siyasi aşınma miladı hızlı tren kazasıyla tarihe düşülecek.
* * *
Kriz yönetimindeki beceriksizlik ve savunma diye ortaya konulan acemi tezler, meselenin ehil ellerde olmadığına kanıttır. İşte size sadece iki örnek:
CESET TORBASINI CESET SAYDILAR
Hatırlayacaksınız, kazanın ilk saatlerinde ölü sayısı resmi makamlarca 139 olarak açıklandı, sabaha karşı saatlerde 36’ya indi. Bu çelişkinin sebebi dün anlaşıldı. AA’nın haberine göre olay yerine 110 ceset torbası istendi, torbalara parçalanmış cesetler konuldu. Kriz Masası, her dolu torbayı bir ceset diye sayınca rakam gerçek kaybın üç katına çıktı.
MAKİNİSTİ GÜNAH KEÇİSİ İLAN ETTİLER
Ulaştırma Bakanı bile ‘Kaza mevkiinde en fazla 80 km ile hız yapılmalıydı, tren 118 km ile gidiyordu, makinistler hatalı’ diye kandırıldı. Oysa TCDD’nin resmi seyir talimatına göre hızlandırılmış tren raydan çıktığı noktadan 200 metre öncesine kadar 130 km hız yapabilirdi. Şimdi söyler misiniz, 5 vagonlu tren 200 metrede hızını nasıl 50 km azaltabilir?
Kolay anlaşılsın diye karayollarından örnek verirsek, fren yaptığında;
50 km hızla giden otomobil 26.8 metre mesafede, 100 km hızla giden otomobil 86.3 metre mesafede, 120 km hızla giden otomobil 119 metre sonra durabiliyor.
Varın siz bu hesabı trenin kütlesi ve hızıyla düşünün!
Peki bu hesabı TCDD yönetimi bilmiyor mu? Tabii ki biliyor, ama eksik altyapıyla hızlandırılmış seferlere başladıklarını kabul etmektense, ‘yolda, trende hata yok, tek suçlu makinist’ bahanesi işlerine geliyor.
* * *
CEMAAT GAZETELERİ DEVEKUŞU MİSALİ
Muhalefette iken tren kazası gibi haberleri eleştiri konusu yapan, manşetlere çeken -hatta depremi bile laik düzene uyarı sayacak kadar ileri giden- AKP basını iktidar keyfine alışmış gibi. Gazetelerden bir tanesi, manşetten makinisti ipe çekmiş, diğeri ‘sorumluları’ hesap vermeye çağırıyor. Ama yine de ‘sorumluluk’ gösterip sorumlu ismi yazmamaya özen gösteriyor. Birinci sayfa yazarları tren kazasına hiç değinmiyor, gülden, bülbülden, laiklik ve azınlıktan söz ediyor. İyi mi yapıyorlar bilmiyorum, çünkü geçmiş örnekler hatırlanırsa, medya-siyaset ilişkisinin bu türlüsü kimseye yaramıyor. Yolun sonu ya Kartal’a çıkıyor veya siyasi parti mezarlığına.
* * *
Son olarak açıkça yazmak boynumun borcu:
Aslında bu iktidar kötü gitmiyor. Siyasette Avrupa Birliği, ekonomide IMF çapasına yapıştığı sürece krize yol açacak hata ihtimali çok düşük.
Ancak AKP’nin sadece cemaatini referans alması yanlış, çünkü;
1) Tren kazasında olduğu gibi yanlışı yapan ‘onlardan’, doğruyu söyleyense ‘diğerleri’ olabilir. AKP böyle durumlarda şimdiki gibi kilitlenmeye mahkûm!
2) Bazen muhalefet doğru eleştiriyle siyasi rant kazanır. Bu pratik gerçeğe kızıp ‘şahsi mesele’ haline getirmektense, demokratik hoşgörü göstermek toplumda daha fazla sempati yaratır.