Paylaş
Fransa'da yakalanan Alaattin Çakıcı'nın üstünden çıkan kırmızı pasaport sanki ateşten top oldu, kimse elinde tutmak istemiyor. Emniyet, Dışişleri, MİT hatta Damga Matbaası pasaporta sahip çıkmıyor. Hani yutacağımızı bilseler ‘‘Bölücü terör örgütünün işi’’ deyip kurtulacaklar.
Oysa Susurluk süreci de kanıtladı ki, Türkiye'de her pasaport -sahte veya gerçek- bir şekilde devletle irtibatlıdır.
* * *
Gelin önce pasaport rakamlarına bakalım.
Türkiye'de 14-15 milyon sade vatandaş ‘‘umuma mahsus’’ yani bildiğiniz koyu mavi kapaklı pasapot taşıyor.
Ayrıcalıklı ve yeşil renkli pasaportlar, üst düzey devlet memurları ile eş ve çocuklarına veriliyor. Bu pasaportların sayısı 700 bini aştı. Emniyet Genel Müdürlüğü, her gün 400-500 adet yeşil pasaport düzenliyor.
Şimdi bir an için arkanıza yaslanın ve vicdanınıza başvurun.
Türkiye Cumhuriyeti bu kadar pasaportu denetleyecek güçte midir... Hele çeteler devlete bu derinlikte nüfuz ettikten sonra.
Kestirme ama samimi yanıtı Emniyet eski Genel Müdürü Alaattin Yüksel Susurluk Komisyonu'na verdi. Yüksel, sahte belgelerle yeşil pasaport almanın mümkün olduğunu kabul etti.
Hatta daha da ileri giderek günde bir-iki adet sahte belgeye dayalı yeşil pasaport düzenlenebileceği tahmininde bulundu.
Yani sahte belgeli ama Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçek damgalarını taşıyan pasaport üretimi yılda 700 adeti buluyor... Her çeteciye sıra bekletmeden hizmet ediliyor.
* * *
Devleti kandırmak bu kadar kolay ama her memurun bu kadar saf olduğunu düşünmek yanlış... Yaklaşık on yıl önce yakalanan pasaport sahtekârı 78 yaşındaki T.H.'nin öyküsü meseleye ışık tutuyor.
T.H., ilk ifadesinde sahtekârlığı kabul ediyor, pasaport düzenleyerek yurtdışına kaçmasına yardımcı olduğu kişilerin listesini veriyor, ardından ekliyor: ‘‘Ama siz zaten bunları biliyorsunuz. Bana gelen her türlü başvuruyu, düzenlediğim sahte pasaportların fotokopisini hep MİT'e yollardım...’’
Demek ki bu ülkede resmi veya kaçak yoldan temin edilen her türlü kritik pasaport devlette bazı makamların bilgisi dahilinde... Onayını taşıyor.
* * *
Zaten sahte belgeyle düzenlenmiş gerçek pasaportların izine tesadüfen rastlansa da işlem yapmak, ceza kesmek kolay değil... Yeşil kod adıyla gezen Mahmut Yıldırım, 1996 yılında Metin Atmaca adına düzenlenmiş resmi pasaportla yurtdışına çıktı... Bu pasaportun öyküsü Kutlu Savaş'ın raporuna yansıyınca Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde inceleme yapıldı.
Haziran ayı sonunda müfettişler, sahte pasaportu düzenleyen memurlar hakkında soruşturmaya gerek duyulmadığı yönünde rapor verdiler...
Gerekçeleri, ‘‘Bu memurlar sadece MİT'in talebini yerine getirdi’’ oldu.
Peki talepte bulunan MİT mensupları hakkında ne gibi işlem yapıldı?
Yanıtı siz de biliyorsunuz... Hiç.
Paylaş