ANKARA KİMİ siyasi fetişler sadece hız bariyeri gibi çalışır. Süreci durdurmaz, süreyi uzatır.
Örneğin çoğumuz, "devlet teröristi muhatap almaz" klişesine bayılır. "Kuzey Irak’taki Kürt gruplar muhatabımız değil, Irak’ın toprak bütünlüğünden yanayız" denilmesi ruhumuzu okşar.
Oysa hepimiz resmi gündeme paralel gelişmelerin varlığını bilmesek de en azından sezeriz.
* * *
En kritik sorudan başlayalım: Türkiye Cumhuriyeti gizli de olsa PKK ile hiç temas etti mi?
Örgütün yayın organlarına göre "evet", resmi makamlara göre "kesinlikle hayır".
Diyelim ki, devlet saklıyor ve PKK haklı, gizli temas söz konusu.
İlla ki her görüşmede vatan mı satılır? Alın size tersini gösteren iki örnek:
1) PKK’nın 1997 yılı nisan ayında Hollanda’nın Arnheim kentinde yapıldığını ileri sürdüğü gizli görüşmelerin neden kesildiğini nasıl izah ettiğini biliyor musunuz?
Görüşmeler sürerken Kuzey Irak’ta başlatılan büyük askeri operasyon!
2) 1998 yılı ağustos ayında Abdullah Öcalan’a "Türkiye’nin ateşkes istediği" haberi ulaştı. Hatta, iyi niyet ifadesi olarak Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Mehmet Ağar’ın oğlunun düğününe katılmayacağı bile söylendi. Peki sonra ne oldu dersiniz?
Öcalan 1 Eylül günü tek taraflı ateşkes ilan etti, sadece birkaç gün sonra dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Ateş Paşa, Suriye’yi Hatay sınırında "Apo’yu kovmazsanız savaş çıkar" diye uyardı.
Kuzey Irak’taki Kürt liderler Barzani ve Talabani, 1991 yılından itibaren Türkiye adına PKK’nın muhatabı olmadılar mı? Bugün Irak Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Talabani, örgütü 1993 yılında ilk ateşkese ikna eden isim değil mi? Mesut Barzani, PKK ile savaşta bir tabura yakın kayıp vermedi mi?
* * *
Ezcümle savaşın da, barışın da gizli dinamikleri vardır. Koşullar elvermezse ne savaş, ne de barış olur. Bugünkü koşullar 10 yıl öncesine göre çok farklıdır. 10 yıl önce barış zordu, bugünse Türklerle Kürtlerin savaşı anlamsız, hatta abes hale geliyor. Çünkü yeni Ortadoğu’da;
1) İran, Suriye ve Lübnan Şii kuşağı kırılıyor.
2) Sünni Türk, Kürt ve Arapların birliği aranıyor.
3) HAMAS, Hizbullah ve PKK gibi iktidarı namlunun ucunda gören örgütler zorlanıyor.
Türkiye, ayrılıkçı Kürtlerle silahlı mücadelede rüştünü ispat etti, hiçbir komplekse yer yok.
Zaten savaşı bilmeyen barışı da kuramaz.
Koordinatör eşkáli
ABD’nin atayacağı PKK koordinatörünün arabulucu gibi işlev görmesinden korkuluyor. Aslında çaresi basit. Türkiye’nin atayacağı koordinatör emekli bir asker, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan ayrılan Fevzi Türkeri Paşa olabilir. ABD’nin manevra alanı daralır.