ANKARA DÜŞÜNÜN, 20 daireli bir apartmanda oturuyorsunuz. Komşunuz tesettürlü, türbanlı.
Akşam saatinde kapınız çalındı, tesettürlü komşunuz hastaneye yetişmek için yardım istedi.
Güç bela Acil Servis’e vardığınızda karşınıza çıkan doktor, "Türbanı var" diye hastadan tedaviyi esirger mi?
Ya da farklı bir sahne... İki komşunuz kavga ediyor, birisinin başı açık, diğeri türbanlı.
Mesele adliyeye yansıdı, sizi de şahit yazdılar, hakim taraflardan birisi türbanlı diye davaya bakmayacak mı?
Peki, aynı komşunuzun kızı türbanı yüzünden üniversiteye alınmadığında neden şaşırmıyorsunuz?
Teşbihte hata olmaz ve yukarıdaki akıl yürütmenin sahibi Devlet Bahçeli’dir...
MHP lideri, devletin en temel üç hizmetini sayıyor: Sağlık, Adalet ve Eğitim.
Eğer türban hastanede, mahkemede serbestse, üniversitede neden yasak? Devlet verdiği hizmette tabii ki siyaset, ırk, renk ve din ayrımı güdemez.
O yüzden öğretmen, doktor, yargıç, savcı, polis, memur parti rozeti takamaz.
Aynı şekilde başı örtülü olamaz, haç veya davud yıldızı, kipa taşıyamaz.
Böylece devleti temsil edenler herkese, her dine, siyasete eşit mesafede durduğunu gösterir.
Hizmet alanlar, örneğin sizin türbanlı komşunuz bu sayede gönül rahatlığıyla devlet kapısına gider.
Bilmem meramımı doğru anlatabildim mi? Tekrarlıyorum.
Kamusal alanda hizmet verene uygulanan yasaklar hizmet alanları korumak içindir.
Tam tersine onları üzmek, eziyet ve haklarını (eğitim gibi) gasp etmek amaçlı kullanılamaz.
Aksi halde yasal olsa bile vicdana sığmaz!
* * *
MHP lideri Devlet Bahçeli hizmet alan-veren farkını düzenleyen Anayasa’nın 10’uncu maddesine işaret ediyor.
"MADDE 10. Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
Devlet Bahçeli bu maddede uygun değişiklikle türbanlı eğitim hakkının sağlanabileceğini düşünüyor.
Doğrusunu hukukçular bilir; ama türban kördüğümünü çözmek için siyaseten makul bir adım gibi gözüküyor.
Yeter ki artık çözüm iradesi sergilensin.
Hem 221, hem anayasa
DTP’li Sırrı Sakık önceki gece AKP kulisinde PKK’yı dağdan indirme planını tartıştı.
Dün Sakık’a, "İzleniminiz ne, TCK 221’de değişiklik yeterli olacak mı?" diye sordum.
"AKP’li bölge milletvekilleri de farkında" dedi ve ekledi: "Pişmanlık, 221 bunlar yetmez. Dağdakinin bir kısmını indirip, diğerlerini orada bırakmak da çözüm değil, geçmişte de olmadı."
Peki Sırrı Sakık’a göre ne yapılmalı?
Sakık diyor ki: "Öncelikle kültürel hakları güvence altına alan bir anayasa olmalı."
"Yani hem 221, hem de anayasa mı?" diye üsteliyoruz.
"Evet" yanıtını veriyor, "Anayasa sorunların büyük kısmını çözer."
Anlaşılan o ki, Ankara Kürt meselesinde yine kritik bir kavşağa geldi.
Yeni Eve Dönüş planı, özgürlükçü bir anayasa ile desteklenirse işe yarar.