EĞER hálá Mehmet Ali Ağca'nın çok derin bir katil olduğuna inanıyorsanız...
Şu dört sorunun yanıtını birlikte arayalım mı?
1) Ağca'yı tahliyeden sonra birileri fırsat varken neden yurtdışına kaçırmadı?
2) Ağca'dan korkan varsa, tahliyeden sonra neden susturulmadı, öldürülmedi?
3) Ağca'ya sırrını anlatması için milyonlarca dolar ödeyen neden çıkmadı?
4) Global geçinen katil, neden kendi imkánlarıyla ortadan kaybolmadı, Kartal'a sıkıştı kaldı?
Neden, neden... Mavi kazağını bile değiştirmeden 8 gün sonra hücresine döndü.
Çünkü inanmak zor geliyor ama Mehmet Ali Ağca sıradan bir katil.
Eline pek yakışan silahın tetiği kadar bilgisi ve sırrı var o kadar.
Perdenin önünde gözükmesi, başrol oyuncusu sıfatıyla değil, Ağca aslında kukla.
Perdenin arkasından Ağca'nın ipini tutanlar da belli.
Kimisini Abdullah Çatlı gibi kahraman ilan ettik, anısına dizi çektik. Oral Çelik'i doğru düzgün yargılayamadık bile. İki kitap yazan Haluk Kırcı'yı serbest bıraktık, acemilik etti yakalandı.
Kusura bakmayın ama bu topluma balık hafızalı demek bile iltifat sayılır.
* * *
Önce zina krizi, ardından Ermeni konferansı, Orhan Pamuk davası baskını, Yücel Aşkın'a yargısız infaz, son olarak Ağca'nın bayramda apar topar tahliyesi.
Adalet Bakanlığı'na bir bakan var mı?
Kuş kanadında demokrasi
TÜRKİYE'deki kuş gribi vakalarının a) sayısı, b) yayılma hızı, c) coğrafyası önce hepimizi şaşırttı, hatta korkuttu. Çünkü yukarıdaki tabloya göre açıklanan vaka sayısı yönünden Türkiye, Vietnam'dan sonra ikinci sırada. Ama ilk paniği atlatınca önce yabancı basında şüphe işaretleri belirdi, ardından bizim siyasetçiler, "Bizde var da komşuda yok mu?" demeye başladı. Hakikaten göçmen kuşların her yıl takip ettikleri güzergáh belli. Bırakın bu rotayı, 70 milyonluk Türkiye'de 24 vaka çıkarken 1.3 milyar nüfuslu (Türkiye'nin 20 katı) Çin'de bu sayı 8 olabilir mi? Belli ki bazı ülkeler ihracat kesilmesin, turist kaçmasın diye kuş gribi vakalarını uluslararası kamuoyundan saklıyor. Mesela, İran'da binlerce kanatlı itlaf ediliyor ama henüz kuş gribine rastlanmadığı söyleniyor. Gözüken o ki, demokrasi hiçbir kusurunu saklayamadığı gibi kuş gribinde de şeffaflığını koruyor. Ama demokrasi özürlü ülkeler yine ayıbını örtmeye çalışıyor. Demokrasinin dayanılmaz hafifliği, yeri geldiğinde kuş kanadını bile incitmiyor.