Paylaş
Halkın İtalya'ya duyduğu nefrete karşı çıkmak, şehit ailelerinin acısını paylaşmamak mümkün değil. Ama hükümet bırakın bu kadar büyüğünü, herhangi bir krizde halkın haklı tepkisiyle yetinemez.
Halk ve hükümet arasında demokratik emir-komuta ilişkisi vardır.
Halk ister, hükümet yapar...
Oysa gözüken o ki, eşkıyanın son ev sahibi İtalya ile yaşanan krizde, hükümet, halkın tepkisine sığınmanın ötesinde politika üretemiyor. O yüzden Türkiye'ye yakışan strateji izlenemiyor, halkın öfkesi kabarıyor.
* * *
Apo'nun Suriye'den Moskova'ya göçmeye zorlandığı, Rusya'nın da saatli bombayı İtalya'nın kucağına bıraktığı nefes kesici süreç, halk kitleleri için sürpriz sayılabilir. Ama hükümet için asla...
Çünkü bırakın istihbarat raporlarını, açık kaynaklar bile Ortadoğu'da oluşan yeni güç dengesi ve buna bağlı Kuzey Irak senaryoları ile doluydu.
ABD'nin Ortadoğu'ya Ankara-Tel Aviv ekseninde yaklaştığı belli, Türkiye-İsrail arasındaki askeri ittifak ortadaydı.
Nitekim Apo isimli eşkıya bile boynuna geçmek üzere olan ilmiğin bir ucunun İsrail'de bulunduğunu itiraf etti:
‘‘İsrail bitmiştir. Türkiye ile ilişkiye girmek, İsrail için iyi bir davranış değildir. Bu davranışlarınızdan vazgeçin, sizin (İsrail) için iyi olmaz...’’ (Med TV, 31 Aralık 1997).
Eşkıyanın patronu, İsrail'e açık tehdit yönelttiği aynı TV programında, ‘‘Hıristiyan âleminin yılbaşını kutladı’’, bazı ‘‘Avrupalı dostlara’’ teşekkürü ihmal etmedi: ‘‘Avrupalı dostlarımız bizi destekliyor. Bu dostlara teşekkür ediyoruz. İtalya, Kürtler için olumlu adım atıyor...’’
Demek ki Apo ve İtalya arasındaki yakınlaşmanın en az bir yıllık mazisi var. Peki Apo, Roma'da yakalandığında, ‘‘İtalya mutlaka iade eder’’ beklentisi yaratıp halkı galeyana getirmek neden?
Hükümet bilgisiz mi, yoksa sorumsuz mu?
* * *
Kuzey Irak'taki ‘‘ABD barışı’’ için ilkbahar aylarında düğmeye basıldı. Irak lideri Saddam'ı devirmek amacıyla bu ülkenin muhalif gruplarını bir araya getiren ABD yönetimi, hayal kırıklığına uğradı.
Çünkü 73 muhalif gruptan işe yarayan güçtekiler sadece Kürt liderlerdi. Ancak Barzani ve Talabani arasındaki silahlı mücadele Saddam'a karşı ortak operasyona engeldi. İki Kürt lider eylül ayı içinde davet edildikleri Washington'da barışa zorlandı... Senato, Saddam'ı devirme planı için ilk etapta 5 milyon dolarlık kaynak ayırdı.
Washington anlaşmasının hazırlık sürecine Türk basınından önce PKK'ya yakınlığı ile tanınan Özgür Politika Gazetesi ilgi gösterdi. Talabani'yi Kürtler'e ihanetle suçlayan yayınlar, bu gazetenin manşetine sıçradı (4 Eylül 1998-Özgür Politika).
Apo bu ortamda Suriye'deki ininden dışarı uğratıldı... Ne Şam'ı terk etmesi rastlantıydı, ne de İtalya'ya sığınması...
* * *
Apo eşkıyasının boynundaki ilmik kesinlikle İtalya'nın elinde değildir. Türkiye bu meseleyi ABD ile çözmelidir. Hem de ne ad altında olursa olsun, Kuzey Irak'ta bir Kürt devletine karşı vetosundan milim taviz vermeden...
Yeni hükümetin ilk ve tarihi görevi bundan ibarettir.
Oysa dünkü Meclis mutabakatı ortadadır. Tansu Çiller'le koalisyon için yolsuzluk dosyalarını örten Refah Partisi'ne söven ANAP ve DSP'li mütefekkirler, aynı yolu izlemekte sakınca görmedi.
Demek ki eski tas, eski hamam...
Tellaklar bile değişmiyor.
Paylaş