Paylaş
BEKLENEN, korkulan çatlağın ucu gözüktü...
Siyasi otorite, Kemal Derviş'in bizzat liderlere onaylattığı acil önlemler paketinde ipe un sereceği sinyalleri vermeye başladı.
Siyasi alınganlığın sebebini anlamak zor değil...
Son 20 yıldır bu ülkeyi en fazla bin kişilik güruhla yönetmeye alışık müflis siyaset esnafı, sadece ve sadece kamuoyu desteğini arkasına alarak reforma niyetli yeni politikacı tipine içten içe tepki gösteriyor, ama muhalefetini açığa vurmaya henüz cesaret edemiyor.
Zaten politikaya halk katılımı, bizim siyasetçiyi her zaman ürküttü. Liderin dizinin dibinde sahibinin sesi kadrosuyla TBMM'ye atanmak öyle fazla beceri/mesai gerektirmez. Ama bu tek hücreli siyasi organizmalar bile Kemal Derviş'in yelkenlerini dolduran iç ve dış desteğin şakaya gelmediğini anlayabilir.
Dolayısıyla mesele reform tartışması değildir.
Ortada siyasi patronluk sorunu vardır. Kemal Derviş iç ve dış dinamiklere, halka yaslandıkça hükümetten uzağa düşüyor.
* * *
Bazı siyasiler ve saygın kalemler Kemal Derviş'in ABD'den çektiği ‘‘Yarın çok geç olur’’ restini abartılı buldu, hatta Devlet Bakanı'nı mali piyasaları yok yere telaşa sokmakla suçladı. Biz bu tespite katılmıyoruz, aksine uyarıyı fevkalade yerinde buluyoruz... Çünkü:
1) Türkiye'ye önce kasım, ardından şubat ayında krize sokan siyasi ve bürokrasi kadroları sadece estetik farkla işbaşındadır.
Namusuyla gidip halktan güvenoyu almaya cesareti yetmediğine göre farklı bir test zorunludur. IMF'nin yeniden programı desteklemesi, yabancı piyasalardan kaynak akışının başlaması, Türkiye'yi yöneten kadroya yeniden güven duyulduğuna işaret olarak algılanacaktır.
Kemal Derviş'e sadece ve sadece dış kaynak sağlama ihtimali nedeniyle tahammül gösteren siyasi otorite, Devlet Bakanı'nın Washington'dan yolladığı mesajı meydan okuma olarak kabul etmemeli. ‘‘Eğer reformlar gecikirse paralar gelmeyecek’’ diye okumalıdır. Çünkü dış kaynağın kendisi kadar gecikme nedeni de önemlidir. Paranın Türkiye'nin yine sözünü tutmaması nedeniyle gecikmesi, tek başına kötü haberdir.
2) Dış kaynağın sembolik önemi kadar yangın söndürme işlevi de vardır. Diyelim ki kriz zararı 3 birim olsun... Bu finansman yükü kabaca üçe bölünecek. Üçte biri dış kaynakla, üçte biri para basılıp, enflasyon yaratılarak, kalanı da belki döviz bonosu yoluyla konsolidasyon yöntemiyle sağlanacak. Dış kaynak yetişmezse ya enflasyon yükselecek veya geleceğe dönük döviz ipoteğinin miktarı artacak.
* * *
Kemal Derviş'in halkla ve piyasalarla paylaştığı gerçekler işte bunlar.
Ama ne yazık ki halk bu oyunda yok. Kemal Derviş de siyasetin kirli aile fotoğrafına girmeye niyetli gözükmüyor.
Demek ki iki seçenek var: a) Daha güçlü bir parlamento dışı muhalefet siyaset esnafını hizaya getirebilir, b) Veya Derviş kırmızı plakayı bırakıp aramıza katılır, devamına sonra bakılır.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Artık herhalde bittik! MHP başladı. ANAP kendi içinde yediremiyor. Derviş 15 günde 15 kanun istiyor, siyasiler de ortada program yok diyebilmek cüreti gösteriyor.’’ (Gökhan ALTINKOÇ)
‘‘Bir çözüm önerisi: Cumhurbaşkanı hükümeti görevden alır, Derviş'i başbakan yapar. Derviş 10 kişilik teknokrat kabinesi kurar. Arkalarına askeri alırlar. Meclis'e gelen her yasa mecburen kabul edilir. 2003'te ekonomi düzlüğe çıkar. Tüm yasalar, Avrupa Birliği'ne uygun ve liberal ekonominin kurallarına göre düzenlenir. O sene seçime gidilir. Amaç memlekete hizmetse, gelecek teknokratlar bu hükümetten daha başarısız olmayacaklardır.’’
(Murat İNCEKARA)
Paylaş