ANKARA KÜRT meselesinin CHP seçmen tabanının desteği olmadan çözümü imkánsız demesek bile çok zordur. Son dönemde "tarihi fırsat" koduyla anılan yeni açılımları CHP Genel Başkanı Deniz Baykal nasıl algılıyor, bu açıdan çok önemli.
Deniz Baykal’a sordum öğrendim, size aktarıyorum.
* * *
Asimilasyon-Entegrasyon:
"Ben ısrarla üzerinde duruyorum. Önlemler ayrıştırıcı mı olacak, kaynaştırıcı mı olacak? Çünkü asimilasyon yok ama entegrasyon olmalı. Beraber olacağız, beraber yaşayacağız. Mesela, eğitimde bir pozitif ayrımcılık yapılabilir. O bölgenin çocuklarına özel ülkeyi sahiplenme ve temsil etme şansını getirme amacıyla. Türkiye’de eğitimde kamu olanaklarının kaybolmaya başlaması, ekonomik bakımdan yeterince güçlü olmayan ailelerin çocuklarını iyi bir eğitime kavuşturmasına engel oluyor. Bu ayrım Türkiye’nin genelinde var, Güneydoğu’da daha fazla var. Oralar çok daha fakir çünkü. Şimdi bunu aşmak için çok özel eğitim politikaları uygulamak lazım. O bölgede çok yetenekli çocukları yakalayıp, yüksek kaliteli okullara taşımak lazım. Özel yüksek kaliteli okullar açmak lazım oraya. Kolej, Anadolu liseleri, bölge okulları. Oradaki çocukları alıp Türkiye’nin en iyi okullarında okuma imkánlarına, burslara falan kavuşturmak gerekli."
* * *
PKK-Cemaat-Mafya üçgeni:
"Buradaki bütün mesele şu. Oradaki yetenekli çocuk ’20 yıl sonra ne olacağım?’ diye kendisine soruyor. Bilim adamı ol, doktor ol, siyasetçi ol, büyükelçi ol diyemezsen... Ya PKK safında kendisine yer arıyor veya cemaate katılıyor ya da mafya hiyerarşisinde yer arıyor. Alıp sen o çocuğu adam gibi, meşru kanallarla okutursan, hem toplumu kaynaştırmış ve adaletsizliği ortadan kaldırmış olursun, hem de Türkiye’yi yetenekli insanların temsil etmesine imkán sağlamış olursun. Bu temelde eğitim bütünleştirici olarak kullanılmalı. Bunu yaparken adama şunu da söylemeyelim: ’Sen Kürt olduğunu unut.’ Ne münasebet! Kürt sorunu diye tanımlanan sorunu terörden tamamen bağımsız bir şekilde düşünmek lazım. Türkiye’yi sahiplenmesine fırsat vermek, kendi kimliğini koruyarak, kültürünü koruyarak, geliştirerek Türkiye ile kaynaşmasını sağlayacak çözümler üzerinde durulmalı."
* * *
Söylenince tepki çekecek:
"Bence hükümet bu konuda yeterli dikkati sergilemiyor. Nereden çıkarıyorum? Bu kadar konuşuldu, tarihi fırsat diye. Kardeşim, söylesene, söylemiyorlar. Çünkü biliyorlar ki söyledikleri anda büyük tepki çekecek. Şimdi herkesi iyi bir şey olduğuna angaje etmeye çalışıyorlar. Ondan sonra ’oldu bitti, hadi yapıverelim’ demeye getirecekler. Yapılacak olan eğer bütünleştirici ise hiç bu kadar naza niyaza gerek yok. Söylersin hep beraber sahipleniriz, helal olsun deriz. Ama şimdi kıvranıyorlar. Niye söyleyemiyorlar? Olayı ayrı bir kültürün, siyasetin hatta yapılaşmanın zaman içinde ortaya çıkmasına imkán verecek şekle getirmek üzereler."
* * *
Deniz Baykal’ın Kürt meselesi ile PKK’yı ayrı tutma görüşüne kesinlikle katılıyorum. Kaygılarını haklı buluyorum. Ama ayrıntılarda örneğin Kürtçe eğitim dili konusunda anlaşabileceğimizi sanmıyorum.
Ayrımcı-katılımcı kriterine sadık kalsam bile... Kürtçe eğitimin sakıncasını göremiyorum. İçerik aydınlık ve demokratik bir Türkiye’yi anlatıyor ve amaçlıyorsa, hangi dilde öğretim yapıldığı gerçekten önemli mi?
Bu ülkede İngilizce, Almanca, Fransızca eğitim yapan okullar vatan haini mi yetiştiriyor?
Eğer eğitim entegrasyona hizmet ediyorsa, bence dil dahil gerisi teferruattır.