GECENİN bir vakti kadim dostumla Diyarbakır’ın ışıl ışıl ve canlı sokaklarında dolaşırken soruyorum:
- Yine çatışma haberleri geliyor bölgeden, büyük kentlere de sıçrar mı?
Tereddütsüz, ‘Yok hiç sanmam, kırsalla sınırlı kalır’ yanıtını veriyor ve ekliyor: ‘PKK zaten askerle sıcak çatışmaya bile girmiyor, uzaktan kumandalı bomba/mayınla saldırıyor. Büyük kentlerde kan dökecek kadro hiç bulamaz.’
* * *
Ertesi sabah gazetenin aracını almak üzere Sanat Sokağı’ndaki yeraltı otoparkına indiğimizde şaşırıp kalıyorum. 400-500 metre uzunluğundaki koridorun iki yanı ağzına kadar ciplerle, sıfır kilometre otomobillerle dolu.
Eskiden bölgede yeraltı sığınakları revaçtaydı. Bugünse yeraltı otoparkında yer bulunmuyor.
Peki değirmenin suyu nereden geliyor?
Daha bir önceki akşam Erbil’den dönen Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kudbeddin Arzu iki kaynak sayıyor:
1) Irak’la ticaret resmi rakamlara göre 1.8 milyar dolar. Ama nakit bazında bu rakamın üç katına kadar iş yapıldığını tahmin ediyoruz.
2) Silahların susması, kırsal bölgedeki mermer yataklarının işletilmesine olanak sağladı. Geçen yıl 100 milyon dolarlık ihracat yapıldı.
* * *
Siverek mahreçli Anadolu Ajansı haberi:
55 yıllık aradan sonra ilçenin ilk barı törenle açıldı.
Siverek’in Bucak soyadlı Belediye Başkan Yardımcısı diyor ki:
- Ankara ve İstanbul gibi büyük kentlerde insanlar nasıl eğleniyorsa, Siverek’te yaşayan vatandaşlarımızın da aynı şekilde eğlenmeye ihtiyacı var.
Bar işletmecisi ruhsat başvurusunda gerekçe sunuyor:
- Eğlenmek isteyen Diyarbakır ve Gaziantep’e gidiyor.
Apo’nun doğum yeri Siverek’ten gelen bar haberi, en az ‘çatışmada ölü ele geçen terörist’ bülteni kadar önemli.
Çünkü bir yöredeki gayrimenkul fiyatlarıyla, eğlence temposu/harcamaları toplumsal görüş mesafesine işarettir.
(Tarihi dipnottan hoşlananlar için: İlk Beyaz Rus revüsü Diyarbakır’a 1997 yılbaşında geldi. Haber her gazetenin birinci sayfasına girdi.)
* * *
Diyarbakır 1980’lerde kendi yağıyla kavruldu. 1990’larda Türkiye’nin gündemine oturdu. Bölgesel ağırlık kazandı. 2000’lerde ise Avrupa’ya koşan Türkiye’nin Avrupalı kenti oluyor.
Yani artık aynı yöne bakıyoruz!
Diyarbakır markası nasıl para edecek?
Diyarbakır, acı serüveni sayesinde güçlü bir marka edindi. Nasıl paraya çevirebilir derseniz, birkaç önerimiz var:
Üniversitenin İngilizce bölümlerine Irak, İran, Suriye gibi ülkelerden Kürt öğrenci çekerek.
Sivil bir havaalanına kavuşursa bölgenin Avrupa/Asya’ya açılan kapısı ve alışveriş merkezi haline gelerek.
Kaburgacı Selim Usta gibi tüm bölgeye satış potansiyeli taşıyan markaya sahipken yabancı köfte merakına düşmeyerek.