Paylaş
İHLAS Finans'ın batışının pek İslami yönü olmadığı, Özel Finans Kurumları Birliği Vakfı'nın nedense gözlerden kaçan açıklamasında teslim ediliyor:
‘‘İlgili kurumun (İhlas Finans) sıkıntıya düşmesinin nedeni BDDK'ın ifadesiyle, ‘Şirket kaynaklarının yönetim ve denetimini elinde bulunduran ortaklarına şirketin emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan ve dolaylı olarak kendi lehlerine kullandırmasıdır'.’’
İhlas Finans paniğinin diğer faizsiz bankalara yansımasını önlemeye dönük bu açıklamanın Türkçe meali de belli... ‘‘İhlas Finans hortumlanmış’’ denilmek isteniyor. Ama hortumlamakla suçlanan, bırakın borcu, alacaklı çıkıyor.
İhlas Holding’den borsaya yapılan açıklamaya dikkatinizi çekmek isteriz:
‘‘Şirketimizin 9 Şubat 2001 tarihi itibarıyla, İhlas Finans Kurumu nezdinde hiçbir nakdi kredisi bulunmamaktadır. Aynı tarih itibarıyla İhlas Finans Kurumu A.Ş'deki mevduatlarımız 13.8 milyar lira, 11.578,17 ABD Doları, 7.424,22 mark, 3.750 İsviçre Frangı, 3,46 sterlin, 1,39 euro ve 0,52 Fransız Frangı'dır. İhlas Finans Kurumu A.Ş.'nin mevcut durumu dolayısıyla şirketimiz aleyhine girişilen dava, haciz, ihtiyati haciz-tedbir, rehin veya ipoteğin paraya çevrilmesi gibi herhangi bir hukuki girişime dair resmi bir tebligat alınmamıştır.’’
Kafanız karıştı değil mi?
Öyle ya, hortum var, iki ucu da belli... Ama para ortalarda bir yerde kayıp.
Dinen pek yaman bir çelişki... Fıkıh bilgileri sınırlı olsa da nefesleri kuvvetli Sibel Can veya Gülben Ergen kızımıza mı sorsak acaba? Okuyup üfleyip bir baksınlar, yarım milyon mudinin parası nerede diye...
* * *
Şaka bir yana, eğer İslami etikete aldanmazsanız, özel finans kurumlarının diğer bankalardan farklı olmadığını (hortumlama alışkanlığı dışında da) en uzman ağızlardan duymak mümkün. Mesela, faizsiz bankacılığın fikir babalarından eski Hazine Müsteşarı-Başbakan Yardımcısı Ekrem Pakdemirli bakın ne diyor:
‘‘Özel finans kurumları, bankalarımızın sıcak ilgi duymadığı risk sermayesi alanında geniş çalışma sahaları bulunmasına rağmen bürokrasinin yanlış yönlendirmesi ile bankalara paralel görünüm kazanmışlardır. Murabaha (özel finans kurumu enstrümanı) yoluyla bir nevi işletme kredisi alan kişilerden bankalardan daha fazla teminat alınmaktadır. Bu ise kuruluş felsefesine aykırıdır. Niye aykırıdır; çünkü riski azaltıyor, kayıp riskini azaltıyor. İslami düşünce tarzında riskin iki taraflı olması halinde paranın para kazanabilmesinin helal olduğu ifade edilmektedir. Halbuki kaybetme riskinin sıfırlanması, hep kazanma ihtimalinin yüzde 100'e ulaştırılması fikri varsa, burada bu kurumların gayelerinin dışına çıktığını söyleyebiliyoruz.’’
(31 Mayıs 2000 tarihli sempozyum bildirisi)
* * *
Deveyle kuş birleşirse, sonuç devekuşu olmaz. Piyasa ekonomisinde para ticaretiyle din bir arada yürümez. Tarikat ruhu, canı yanmış mudilerin yarasına merhem değildir. İslami kisveli para baronları piyasaya uyamıyorsa, piyasayı onlara göre esnetmek, eş-dost-ahbaba kıyak çekmekten öteye gitmez. Sonunda piyasa dinamikleri bu tür fantezileri siler geçer.
Defalarca söyledik; nasıl ki terörün sağcısı-solcusu yoktur...
Hırsızın da dindarı, ateisti olmaz.
Paylaş