ANKARABENCE doğru soru bu!Gerçi suç ekonomisinde "altın oran" beşte birdir.
Diyelim ki 1 kilo eroin yakalandı, bilin ki 5 katı hálá kaçaktır.
Demek ki kaba hesapla, yılbaşından bu yana üç çete yakalandığına göre, on beş çete daha faaliyettedir.
"Kimdir bu çeteciler?" diye boşuna sormayın, yakınınıza bakın, eşkáli bellidir.
Diyelim ki, 18’inde dağda teröriste kurşun atıp, kurşun yediniz.
Daha 40’ına gelmeden üç kuruş maaşla emekli edildiniz (=hurdaya çıktınız).
Ekmek parası için büyük kente göçüp debdebeli yaşamı kıskandınız.
Birkaç eski emekli tertibin giydiği elbiseye, bindiği otomobile bakıp şaşıp kaldınız, "Ne iştir?" diye merak saldınız.
Bilin ki çeteler için ideal insan malzemesi haline geldiniz.
Türkiye’de sizlerden yüzlerce -umarım haksızımdır- belki de binlerce var.
Şimdi gelelim tekrar aynı kritik soruya:
-Ey çeteci biliyor musun, neden yakalanıyorsun?
Yanıtı bendenizin neredeyse 10 yıl önce yazdığı Yüksekova kitabının önsözünde saklı:
"Mafya küçük silahlı gruplara verilen addır. Ortaçağ Sicilyası’nda arazi sahiplerinin mülklerini korumak için kurulan bu gruplar giderek güçlendi, 18 ve 19’uncu yüzyılda mülk sahiplerinden ürünlerin korunması için haraç almaya başladı. Global Mafya’nın gelir kapısı haraç böyle doğdu.
Sık sık istilaya uğrayan Sicilya’daki etnik kökenli karışık töreler, büyük toprak sahiplerinin baskısı, alternatif adalet sistemi yarattı.
Mafya arabuluculuk hizmetine başladı... Hızlı adalet ve infaz kamuoyunda rağbet gördü.
Mafya’nın arabuluculuk hizmetinden yerel politikacılar da yararlandı.
Böylece Mafya’nın siyasi temsili sağlandı.
Mafya ekonomik yasakların yarattığı fırsatları iyi kullandı.
Örneğin, ABD’de 1920’li yıllarda uygulanan içki yasağı ile Şikago çetelerinin altın döneminin çakışması rastlantı değildir.
Suç ekonomisinde yasaklar, rantı yükseltir. Ama yüksek rant, piyasaya giriş talebini de artırır.
Dolayısıyla mafyanın eli ülkeyi yöneten resmi güçlere mahkûmdur."
Yukarıdaki satırlar Susurluk sürecinin en karanlık günlerinde kaleme alındı. Ama gelelim bugüne...
1) Mafya’yı, çeteyi besleyen yasaklar AB yasaları sayesinde tek tek tarih oluyor. 2) Demokrasi paketleri taşları yerine oturtuyor, yasal iktidarı egemen güçlere karşı eskisine göre daha fazla koruyor. 3) Ülkenin polisinin güveni yerine geldi, gölgesinden korkmuyor. 4) TSK tıpkı Susurluk’ta olduğu gibi çetecileri dışlıyor. 5) Ve en önemlisi iktidar partisi kontrolden çıkmış çeteleşmenin en dişli siyasi düşmanı olduğunu biliyor, en azından şimdilik cesaretini yitirmiyor.
O yüzden ey çeteci, öncelikle takvim ayarını doğru yap, 50 yıl önceki mayıs ayında yaşadığını sanma.
Haklarını demokratik sistem içinde ara, hep hatırlamak istediğimiz gibi, kahramanımız olarak kal lütfen.
Sarı zarfın adresi
GAZETELERİN yazdığına göre, çete zabıtları sarı zarfla Genelkurmay önünde gazetecilere servis edildi. Acemice verilmek istenilen "kaynak asker" izlenimi bir yana, Genelkurmay ve çevresi kadar hassas bir alanın güvenlik kameraları ile izlenmemesi düşünülemez. Demek ki ya çeteciler bu işi bilmiyor veya şu anda Genelkurmay’ın kayıtlarına geçmiş durumdalar. Bekleyelim, görelim.