Erdoğan’ın mektubu çok iyi oldu, keşke devam etse

Kuala Lumpur/İstanbulANA uçağında sekiz gazetecinin önünde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a soruyorum:

Haberin Devamı

- Bir gazetenin manşetinde yer alan PKK’ya af planını Genelkurmay ve Dışişleri yalanladı ama siyasetçiler sessiz kaldı, PKK’ya bir af hazırlığı var mı?

Başbakan hiç tereddüt etmeden sözümü kesiyor:

- Böyle bir şey gündemimizde yok, planımız da yok.

Aslında sorumun yanıtını alıyorum ama Erdoğan’ın sözlerinin devamında gazetenin "plan" manşetinin neden tartışılmasını istemediğinin ipuçları da var, o yüzden aktarıyorum: "Medya olarak bu tür soruların yanıtını aldığınızda kim ne kazanır, ne kaybeder onu da düşünmeniz lazım."

Başbakan haklı olarak terörle mücadele planlarının gizliliğine işaret ediyor. Peki medya bu süreçte ne yapabilir, hangi olumlu katkıda bulunabilir. Sorumda "Eve dönüş" yasasındaki kamuoyu desteğini hatırlatıyorum, Erdoğan daha yakın tarihli iki örnek veriyor: "Geçen yıl aydın hareketi olmuştu, bana gelmişlerdi, ben de Diyarbakır’a gitmiştim. Yılmaz Erdoğan’ın mektubu da çok iyi oldu. Keşke böyle girişimler devam etse, medya olarak destek verseniz."

Aydınların Başbakan’ı ziyaretinde Ahmet Hakan dahil birkaç gazeteci-yazar vardı. Yılmaz Erdoğan’ın "güvercin kanadına yazdığı" mektubunu Hürriyet yayımladı. Başbakan’ı "ihanet" ifadesini kullanacak kadar kızdıran manşeti ve övgüye değer bulduğu girişimleri birlikte ele alırsak, en azından benim bu sohbetten çıkardığım iki mesaj belli.

1) Hükümet, PKK’ya af çıkarmayı düşünmüyor, güvenlik operasyonları sürecek.

2) Buna karşılık insani cephe açma görevi, sivil toplum ve medyaya düşüyor.

MUHALİF VEKİLİNİ MECLİS’TEN ATACAK MI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis’e getirmeyi planladığı seçim yasası ve siyasi partiler yasası değişikliği, baraj ve seçilme yaşına ilişkin düzenleme öngörüyor:

"Seçilme yaşını 25’e indirmek istiyoruz. Türkiye milletvekilliği ile yedek milletvekilliği düzenlemesini getireceğiz. Aslında içtüzük değişikliğiyle Meclis’te siyasi parti grubu kurmak için aranan sayıyı yükseltmeyi düşünüyoruz. Bunu yapabilirsek seçim barajını düşürebiliriz."

Başbakan neden grup kurmayı zorlaştırmayı düşünüyor, bu soruyu da yanıtlıyor: "Milletvekilinin partisinden istifa ederek başka partiye geçmesi önlenmeli. Partisinden istifa edenin milletvekilliği düşmeli."

İşte tam bu noktada Sabah Yazarı Ergun Babahan, herkesin aklına takılan soruyu yöneltiyor Başbakan’a: "Peki ya partisinden ihraç edilen milletvekili ne olacak, onun da mı milletvekilliği düşecek?" Erdoğan, "devamsız milletvekilleri" örneğinden yola çıkarak "Evet, düşsün yerine yedek milletvekili gelsin" yanıtını veriyor. "Ya parti politikasını veya liderini eleştirdiği için atılan milletvekilleri?" diye üsteliyoruz. Erdoğan bu soruyu çok net yanıtlamıyor, "Eleştirirken edepli eleştirmek lazım. Bizde eleştirdiği için atılan kimse yoktur" demekle yetiniyor.

Başbakan’la sohbetten sonra bu ifadeyi çok tartışıyoruz. Kimilerine göre Başbakan, muhalif milletvekilini sadece partiden değil Meclis’ten de atmak niyetinde. Ama ben Bali yolculuğunda benzer bir sohbette Erdoğan’ın meseleyi sadece "devamsız" yani parlamento çalışmalarına katılmayan milletvekilleri ile sınırlı olarak anlattığına tanıklık ettiğim için aynı fikirde değilim.

Üç ayda seçime giderim

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, "Temmuz ayında partim zirve yaptı" diyor ve ANAR araştırmasındaki rakamları aktarıyor. Kararsızlar dağıtılmadan partilerin oyları şöyle: "AKP yüzde 32.7, CHP yüzde 11.5, DYP 4.9, MHP 5.1, Anavatan 3.3, Genç Parti 2, Saadet 1.3, DTP 5.3."

Bu tablo karşısında Meclis’in bırakın üç-dört partili, iki partili olması bile riskli. AKP, seçimden barajı geçen tek parti olarak çıkarsa ne olur?

Başbakan bu soruya 2002 yazında verdiği yanıtı tekrarlamakla yetiniyor: "Muhalefetsiz demokrasi olmaz. 3 ay içinde seçime gideriz."

Yazarın Tüm Yazıları