Paylaş
Benim yazının başlığı da işte o misal.
Türkiye’de kritik olmayan mevsim kaldı mı ki diyebilirsiniz.
Yine de bazen iki-üç hava akımı çakışır, mükemmel fırtına oluşur.
Takvimler 2010 baharında böyle bir iklime işaret ediyor.
Müsaade edin sırasıyla izaha çalışayım.
* * *
Ermenistan protokolü:
ABD Başkanı Obama son Beyaz Saray Zirvesi’nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Ermenistan’la imzalanan protokollerin TBMM’den geçmesi için son tarihi verdi. Nisan 2010.
Aksi halde soykırım tasarısı için 24 Nisan’ı kollayan Ermeni lobisini tutamayacağını açıkça söyledi. Ermenistan nisan ayına kadar zaman kazanmak istiyor, ABD galiba Erivan’a yeterli baskıyı kurmuyor.
Karabağ’da çözüm geciktikçe Türkiye-ABD ilişkilerini berhava edecek saatli bomba işliyor.
KKTC’de barış turları:
Ankara’nın KKTC’de bir buçuk yıldır süren barış görüşmelerinin nisan 2010’a kadar tamamlanması için acele etmesi boşuna değil
Çünkü o tarihte adada başkanlık seçimi var. Çözüm yanlısı Mehmet Ali Talat’ın yerine şahin kimlikli Derviş Eroğlu’nun başkan seçilmesi çok muhtemel. Adada nisan ayına kadar adil bir çözüm sağlanmazsa devamı çok daha zor gelir, Türkiye-AB ilişkilerinde karadelik büyür.
Kürtler ve Nevruz:
ABD, Irak’tan çekilmeye gelecek yıl ortasında başlayacak. Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürtleri Araplara karşı himaye politikası eşanlı olarak devreye girmeli ki ABD rahatça asker çekebilsin. Ama Türk hükümeti memleket PKK eylemleri yüzünden yangın yerine dönmüş iken bu dostluğu kolay gösteremez. Hele bir de Nevruz’da (21 Mart) ayaklanma provası yaşanırsa işler daha da karışır.
* * *
Bunlar bariz ki içimdeki Ankaralı gazetecinin satırları.
Ama yanı sıra 30 yıllık meslek hayatım öğretti ki; eğer krizin günü saati belliyse genellikle takvim öne alınır.
Yani mükemmel fırtına mukadder sayılmaz. Sorunların biri veya birkaçı daha önce çözülebilir.
Son karar
Aslında YÖK katsayı için diyebilirdi ki: “Danıştay son değil ama bir önceki kararında katsayı yetkisinin YÖK’te olduğuna karar vermişti. O karara uyarak katsayıyı kaldırıyorum.” Sizce de böyle yapamaz mıydı?
Bedelliye engel sadece savaş mı?
Bu ülkede neler gördük neler. Mesela 1999 depreminden sonra bedelli askerlik çıktı. Bugünlerde yenisine “PKK ile savaş var” diye karşı çıkılıyor. Bu bahane Vecdi Gönül gibi devlet adamına hiç yakışmıyor.
Şöyle düşünün, evet savaş var ama iki delikanlıyı ele alalım. Biri zekâsıyla, aile imkânlarıyla üniversiteye gidiyor, yaşıtıysa cepheye.
Ne yani savaş var diye üniversite sınavlarını da mı iptal edelim, adalet yerine gelsin diye tamamını savaşa mı yollayalım?
Bırakın hamaseti, bedelliyi ya şimdi çıkartın veya tamamen unutun.
Ergenekon iyi yıkar ve aklar
İmralı mahkûmu avukatlarına demiş ki:
- Birçok kişinin Ergenekon’la bağlantısını 20 yıl sonra fark edebildim.
Böylece Abdullah Öcalan da kervana katıldı, hoş geldi, sefa getirdi.
Malum artık geçmişi aklamanın moda yöntemi böyle.
Kiliseye gidip papaza günah çıkartmak yerine savcıya koşuluyor.
33 er katliamı, 1 Mayıs olayları, patlayan bombalar, seç beğen al.
Suçun tamamı tekmili birden Ergenekon’a bağlanıyor. Nice terörist ve örgütü bu sayede yıkanıyor, aklanıyor, ceza indirimi bile alıyor.
Paylaş