En büyük risk tekseslilik

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın AB ile patlak veren kadına dayak krizine ilişkin suç ve ceza analizinde, şiddet kullanan polisleri, gösterici, medya ve TÜSİAD’dan daha az kusurlu bulması bendenizi pek şaşırtmadı.

Çünkü AKP’nin genetik şifresinde kadın mahremdir.

Kadının fiziki görünümü paylaşılmaz, tesettür esastır.

Kadınla aynı mekán ayrıcalıktır, harem sayılır.

Kadının sosyal adresi, koca veya babaya göre tarif edilir.

İşte o yüzden polisin kadın gösterici dövmesine itiraz ve AB’nin işe karışması; AKP’ye göre, apartmandaki aile içi şiddeti karakola şikáyet eden komşunun işgüzárlığı kadar lüzumsuzdur/ayıptır.

* * *

Önce kanaat önderlerinde başgösteren ve son günlerde ağır ağır toplumun diğer katmanlarına yayılan korku malum: Bu hükümet 17 Aralık’tan sonra çok değişti!

Bu tespit doğru da olabilir, yersiz de çıkabilir.

Ancak asıl şaşırtıcı olan hükümetin bu algılamaya/izlenime karşı aldırmaz/duyarsız, hatta meydan okuyan tavrı, eleştiri tahammülsüzlüğü.

AKP iktidarını bugüne kadar yerleşik düzenle barışık kılan, parlamento içi ve dışı muhalefete karşı elini güçlendiren iki çıpa belliydi: AB ve IMF.

Oysa bugün Avrupa’ya meydan okuyor, IMF ile yeni stand-by’ı geciktiriyor.

Eskiden olsa, örneğin piyasalar tepki verir, işveren örgütleri hesap sorar, medya kıyameti kopartırdı.

Ama şimdi kimsenin çıtı çıkmıyor.

Zaten çıksa da dinleyen yok.

Çünkü öyle alıştık!

Son iki yıldır hiçbir önemli meseleyi tartışamadık.

Avrupa Birliği, Kürt meselesi, Ermeni iddiaları, Kıbrıs...

Hep daha yüce hedefler veya milli birlik ve beraberlik uğruna, kimi zaman iyi saatte olsunlar alınmasın diye kestirme kararlar desteklendi.

Muhalefet bastırma refleksinin iki sonucu bugün çok daha iyi anlaşıldı:

1) Hükümet iyice şımardı, 2) Muhalefete soyunan yalnız kaldı.

Bu teksesli toplumu bekleyen iki riski de sayalım:

AKP 17 Aralık’ta 28 Şubat sürecini noktaladı. Askeri siyaset dışı bıraktı. Acaba gerisini getirecek nefesi, niyeti var mı? Avrupa takıyyeye uyanırsa ne olur?

Hükümet, IMF anlaşmasını 17 Aralık tarihine birkaç gün kala sigorta gibi ilan etti, sonra ihtiyacı kalmadığını düşündü. Türkiye-ABD gerilimine paralel olarak IMF’nin tavrı da sertleşirse ekonomik faturası ağır olabilir.

Eğer Avrupa değerlerine bağlılıkta samimiysek, bilmeliyiz ki;

Devlet politikası vardır; ama bireyin, toplumun yoktur.

Toplumun doğru kararı çok propagandaya değil, çok seçeneğe bağlıdır.

Her sosyal düzenleme illa kanunla, kararnameyle yapılmaz.

* * *

Hikáye bu ya, Rusya’da karlar altında ilerleyen bir trende yakın tarihin dört lideri aynı kompartımanda buluşmuş: Lenin, Stalin, Brejnev ve Gorbi...

Tren dört kez kara saplanmış. İlkinde Lenin lokomotifin üstüne fırlamış, yolcuları harekete geçirip yolu açmış. İkinci seferinde Stalin yolcuların yarısını kesmiş, kalanlar korkuyla yolu temizlemiş. Brejnev kolayını bulup ABD’den yardım istemiş... Sıra Gorbi’ye gelince, Sovyetlerin son lideri yavaşça yerinden doğrulmuş, vagonun perdelerini kapatmış, ‘Yoldaşlar hep birlikte oturduğumuz yerde sallanmaya başlayalıın, tren gidiyormuş gibi yapalım’ demiş.

Kıssadan hisse:

Tren kara saplanmışsa perdeyi aralayana kızarlar.
Yazarın Tüm Yazıları