Enis Berberoğlu: Düşünme refleksi






Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

NASIL olsa Türkiye-IMF pazarlığı ehil ellere emanet edildi. İzninizle yalnızca krizi değil kriz yönetimini tartışalım bugün.

Kriz günlerinde düşünme refleksinden çok refleksle düşünme alışkanlığı ön plana çıkar ne yazık ki. Planlı tepkilerin yerini tepki planları alır.

Ne var ki bu kriz başka hiçbir işe yaramasa bile tepki konusunda biraz olsun kafa yormamıza hizmet edebilir.

Mesela IMF'nin tepkisi... Belli ki hükümetin ikiyüzlülüğüne kızgınlar. İmza atıp ertesi gün kaytaran, reformu ancak dayatma sonucunda kabule mecbur kaldığı izlenimini yaratan siyasetçileri terbiyeye niyetliler.

Tonu-ölçüsü ve sonuçları itibarıyla sert sayılacak bir tepki. Hatta öyle ki, ulusal onurun ayaklar altına alınmasıyla memlekette milliyetçi hislerin kabaracağı, radikallerin ekmeğine yağ sürüleceğinden korkuluyor.

İyi de neden korkuluyor ki?

Korkulan radikaller zaten işbaşında değil mi? MHP'nin kurtları, DSP'nin şahinleri, ANAP'ın arılarının programa tepkisi işleri bu hale getirmedi mi?

Belki de bu yazıyı okuma zahmetine ‘‘kestirme çözüme rastlarım’’ umuduyla katlanıyorsunuz... Olsa dükkán sizin, fakat yok!

IMF'ye teslim olmak da çözüm değil, kavga etmek de...

Orta ve uzun vadede ve binbir sorunu aşarak enflasyonu düşürür, ekonomik dengeleri yerine oturtursak, ne IMF'ye ihtiyacımız kalır, ne de radikallere siyasette prim verilir.

Söylemesi kolay, yapması zor farkındayız. Çok çalışmamız lazım çoook!

Ama eğer içiniz serinleyecekse birlikte küfredelim, ayrıca kime olduğu fark etmez.

* * *

Kriz günlerinde, aile bütçesi açık verdiğinde gardıropların köşe bucak aranması misali, eskiye rağbet artar. Kimileri cumhuriyetin ilk yıllarını özler, başkaları Osmanlı'nın ihtişamında tatmin arar.

Bit pazarına nur yağdığı inancıyla saha kenarında ısınma hareketlerine başlayan Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kriz yönetimine katkıda bulunabilir mi? Yararının, krize katkısından fazla olacağını sanmayız...

Kamu açıkları hangi dönemde katlandı, pisliğin halı altına süpürülmesine (teknik adı görev zararı) kimin iktidarında başlandı bir hatırlayın.

Eğer bu krizin atası konumundaki politikacı seçimden-geçimden-çözümden söz edecek cesareti bulabiliyorsa, bu toplumun duygusal zeká ve bellek testinden geçmesi zamanı geldiği anlamını taşır.

* * *

Son olarak ve affınıza sığınarak bir noktayı dikkatinize sunmak zorundayız. Bu köşenin amacı propaganda değil haberciliktir. Dolayısıyla taraf tutmayız, icraatı izleriz. Övgüleri ağır eleştirilerin izlemesinin nedeni, bu satırların yazarının tutarsızlığından çok icraattaki zikzaklardır. Överken yermeyeceğimize, eleştirirken iltifatımızı esirgeyeceğimize dair kimseye peşinen verilmiş sözümüz yoktur.

KARŞI GÖRÜŞ-KATKI

‘‘Türkiye'nin yiğitlikten ve mertlikten geri durmayan IMF'ye burası ABD değil kendi işlerine baksınlar diye kafa tutabilen, Kemal Derviş'i her fırsatta ABD'nin adamı olmakla suçlayan çok milliyetçi sayın bakanına soruyorum. Cüzdanında neden milli paramızı değil de ABD parasını taşıyor. Köşeniz aracılığıyla bir cevap gönderirse çok memnun olurum. Yiğitçe ve mertçe cevap versin.’’ (Hamdi PINAR)

‘‘Suyun üzerinde mesih olduğu iddia edilen şahsın bence ‘made in USA' şeklinde gerçek ismini insanlara anlatmak gerektiği düşüncesindeyim. Tanzimat Fermanı ilan etmeye gelmiş bu şahsın esas itibarıyla ülkemizden neyi nasıl götürmeye geldiğini gözler önüne serecek olan sessiz çoğunluk değil, sizin gibi aysbergin altını görebilen sorumlu insanlar olduğunu düşünmekteyim. Mesihsiz günler dileklerimle.’’ (Burak KÜÇÜKOĞLU)

Yazarın Tüm Yazıları