Döner hocasına da soralım

ANKARA
DUYANLAR herhalde "Bak şu Alman’ın işine" diye tebessümle karşılayacak.

Okulun resmi adı, "Gıda ve Gastronomi Meslek Okulu, Et İşleme ve Döner Kebap Yapma Uzmanlığı".

Almanya’daki Türkler, kısaca "Döner Üniversitesi" diye anıyor.

Altı aylık eğitimle döner ustası yetiştiriyor, sertifika veriyor. Mezbahadan et terbiyesine ve döner sarmaya kadar her becerinin ayrı dersi var. Temmuzda ilk mezunları piyasaya çıkacak.

Ne dersiniz, Çankaya meselesini Almanya’daki döner hocalarına da soralım mı?

* * *

Eğer "Döner Üniversitesi" deyip geçecekseniz mani olmayayım.

Ama sakın unutmayın ki, Türkiye’deki meslek okullarının hali daha komik. İmam hatipliler ülkeyi ele geçirmesin diye teknik okul mezunları üniversite kapısında mağdur ediliyor. Türban ipoteği nedeniyle laik aydınlar, YÖK’ü eleştirmekten kaçınıyor.

Yabancı sevmez Almanya, 1970’de tanıştığı dönerin okulunu kuruyor.

Türkiye’de üniversite giderek yasaklar cenneti haline geliyor.

Aradaki fark budur!

O yüzden YÖK, "Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olabilir" deseydi şaşardım.

* * *

Tayyip Erdoğan’ı Çankaya Köşkü’nde görmek istememek demokratik haktır.

Ama, Anayasa ve yasalar ortada iken, "Olamazsın" diye dayatmak demokrasiye sığmaz.

Hele hukuk oyunlarıyla Çankaya yoluna barikat kurmak daha da abestir, sonuç vermez.

İnanmayan Tayyip’in Belediye Başkanlığı’ndan Başbakanlığa giden yolunu hatırlasın.

Bizim zamanımızda lise ve üniversite eğitimi arasında fark vardı.

Rejimin kitlesel insan kaynağı lisede üretilir, muhalefet üniversitede başlardı.

Belki de konjonktür öyleydi, 68 kuşağı falan diyeceğim ama sadece o kadar değil.

12 Eylül rejiminin reaksiyon kurumu YÖK, üniversiteyi liseden beter etti.

O yüzden Çankaya konusunda akademik ses duymak isteyenlere naçiz tavsiyem; Döner Üniversitesi’ni de arayın!

Yatırımcı nasıl kurtuldu?

BAKIYORUM el konulan gazetede çokça kamu yararından söz ediliyor, kalem oynatılıyor.

Oysa daha altı ay evvel ben ve birkaç kişi ikaz etmemiş olsak, kamu çıkarını nasıl çiğneyeceklerini unutmuşa benzerler.

Hatırlayacaksınız, Merkez Medya halka açılırken, "Beş yıldır parasını bekleyen eski hissedarlar ne olacak?" diye sorduk, küfrün binini bir paraya dinledik.

Hukuken, "Bu şirket farklı, o borçları Dinç Bilgin ödesin" mazeretine sığındılar.

Ama şimdi ortaya çıktı ki Bilgin’le borçta da alacakta da ortaklarmış, saklıyorlarmış.

Dahası, "Bu grup bir kere halka açıldı, battı, yatırımcısı perişan oldu. İkinci kez halka açıyorsunuz, ya yeniden TMSF’ye dönerse ne olacak?" diye sorduk, yanıt yine küfür oldu.

Ne yazık ki dediğimiz çıktı, TMSF gazeteye el koydu.

Eğer halka arz izni çıksaydı, o gün bize küfür yağdıranlar bugün yatırımcının parasını maaşlarından mı ödeyecekti acaba?
Yazarın Tüm Yazıları