ANKARA CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın duruşu dış dünyada nasıl algılanıyor? Türban itirazını korurken üniversite kapısındaki genç kızlar için ne düşünüyor?
Dün sabahki sohbetimizden aktarıyorum:
2002 seçiminden sonra AKP’yi ziyaretinizde türbanı konuştunuz mu?
- Hayır, benim söylediğim türban değildi. "Temel eğitim, laiklik, kadının yeri, dış politikanın doğrultusu, istikameti, bu konularla uğraşmayın" dedim.
Böyle yapsalardı türban meselesi çözülür müydü?
- Türban işi çok mübalağa ediliyor. Konuşa konuşa bu işi çığırından çıkarttık artık. Yani en temel konu haline dönüştürüldü. Elbette şu anda türban takma kararını almış olduğu için üniversite eğitimini almakta zorlanan çocuklar var. Birkaç bin kişinin bu durumda olması mümkün. O insanların türban tercihleri dolayısıyla eğitim olanağından yoksun kalmış olması hiç kuşku yok herkesi üzer, rahatsız eder.
Siyasetçi çözüm aramasın mı?
- Ülkeyi yöneten siyasetçi sadece şu anda önlerine gelen ve kendilerinden çözüm bekleyen insanların somut taleplerine çözüm bulmakla yetinemez. Bir yandan da ülkenin gidişatını, geleceğini, 10- 20 yıl sonra ülkenin nerede durması gerektiğini ve onun için ne karar alması gerektiğini değerlendirir, ona göre tercihler yapar, ona göre bir rota izler. Şimdi bu ikisi arasında bir çelişki olmaması lazım.
Yani her sorun bu perspektifte ele alınmalı sizce...
- 20 yıl sonra nasıl bir Türkiye istiyoruz? 30 yıl önce böyle bir sorunu var mıydı Türkiye’nin? Şimdi var. 40 yıl sonra daha mı az olacak, daha mı çok olacak? Şimdi mesela 3 bin öğrenci varsa şikáyet eden, onu 30 bin öğrenci yapacak mıyız, yapmayacak mıyız? 30 bin öğrenci yaptık mı sorun daha büyük olacaktır.
Bunu sorun saymayan da çıkabilir...
- O nedir, direnme, teslim ol, tadını çıkar yaklaşımıdır. 20 yıl sonra nasıl bir Türkiye istiyoruz? Kadınlarının ezici çoğunluğu, üniversitelerde ve toplumun her kesiminde başını örtme durumuna gelmiş bir Türkiye mi istiyoruz, yoksa hiç böyle bir zorunluluk söz konusu olmadan, çağdaş bir Batı ülkesinde olduğu gibi özgürce yaşayan bir Türkiye mi istiyoruz? Şimdi bunun kararını alacaksın önce siyasetçi olarak, sonra o karar doğrultusunda adımlar atacaksın.
Yabancı temsilciliklerden size türban endişesi ileten oldu mu?
- Tabii. Giderek artan şekilde. Eskiden bizi laikçi, bağnaz Atatürkçü, insan haklarına duyarsız diye görüp, AKP’ye ilerici, demokrat diye bakıyorlardı. Şimdi bambaşka noktaya geldiler. Bize hak vermeye başladılar. Artık AKP’ye bakış çok ciddi şekilde kırılmıştır.
AKP ne yapacak?
MERKEZİ tutmaya çalışan AKP, türban krizini çok kötü yönetiyor.
Önümüzdeki günlerde rüzgárı tersine çevirmek için iki taktik adım atabilir:
1) Başta DSP olmak üzere türban muhaliflerini YÖK Yasası değişikliğine katkıda bulunmaya ikna edebilir. Bu sayede türban cephesi genişler, endişeler belki azalır.
2) Türban uğruna AB yolundan saptığı kaygılarını gidermek amacıyla çok geniş kapsamlı bir paket açabilir. Bu paketten Kıbrıs için yeni çözüm formülü çıkabilir.