ANKARABAŞLIKTAKİ üç ismin ortak paydası yok denecek kadar az.
Erol Evcil aylardır tutuklu, on gün kadar sonra duruşması var.
Kemal Derviş, BM’deki görevini sürdürüyor, Türkiye’ye pek uğramıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya için karar vermeye çalışıyor.
Tutukevi, New York ve Başbakanlık Konutu... İlginçtir, coğrafi koordinatlar çok farklı, ama ilk iki isim şaşırtıcı kehanetle Erdoğan’ın kariyer çizgisini tahmin edebiliyor.
* * *
1999 yılı Erol Evcil’e yaramadı, polis tarafından aranırken Bursa’da saklandı.
Ama boş durmadı, şirketlerinin 2002 yılına kadarki bilanço tahminlerini çıkardı.
El yazısıyla tutulan 50-60 sayfalık notlar kamuoyuna gazeteci Faruk Mercan’ın "Niso" isimli kitabıyla yansıdı. Kitaptaki notları üç müfettişin çalışması ortaya çıkardı.
Müfettişler, Evcil’in ayrıntılı şirket şemalarından, mali tablolarından çok etkilendi. Ama açıkçası notlarda yer alan siyasi tahminler pek rağbet görmedi, hatta hayalci bulundu.
Çünkü Evcil’e göre 1999 yılında yasaklı olan ve muhtar seçilmesi bile mümkün görülmeyen Tayyip Erdoğan, 3 yıl içinde Başbakanlık koltuğuna oturacaktı.
Başbakan’ın kariyer çizgisinde yeni viraj ihtimali, bu notları hatıra getirdi.
Erol Evcil’in avukatı Şeyda Yıldırım’ı aradım. Avukat aracılığıyla iki soru yönelttim.
1) Evcil doğrulanan tahminini hangi varsayımla yapmıştı?
2) Yakın gelecekle ilgili öngörüsü ne yöndeydi?
Evcil bu sorulara yanıt vermekte isteksiz davrandı.
(Onun yerine, "Benim asıl batacak bankalar listem tuttu" diye haber yolladı. Bahsettiği listede batan en büyük bankanın eksik olduğunu herhalde unuttu.)
* * *
Tayyip Erdoğan’ın yükselişini öngören diğer bir isim Kemal Derviş’ti.
Derviş, 2001 yılı yazında akşam yemeğinde bir dostuyla buluştu. Sohbet konusu ekonomik programın geleceğiydi, dostu Derviş’e, "Programını kim uygulayacak, hangi Başbakan cesaret edecek" diye sordu, aldığı yanıt ilginçti: "Recep Tayyip Erdoğan olabilir." Ardından Derviş, mahalli idareler reformu nedeniyle tanıştığı Erdoğan’dan ne kadar etkilendiğini uzun uzun anlattı.
* * *
Geriye dönüp bakıldığında, "Erdoğan’ın önlenemez iktidar yürüyüşünü kestirmek o kadar da zor muydu?" diye sormak gerekiyor. Hiç sanmıyorum, zaten galiba görülmedi değil görmezden gelindi.
İşte o yüzden Tayyip Erdoğan, sistemi gafil avladı, çevreden merkeze rahatça ilerledi.
Şimdi Çankaya’nın kapısında, ya kendi girecek veya başkasına yol verecek...
Gerçekten fark eder mi?
Yoksa asıl sorun, Erdoğan karşıtlarının tıpkı İstanbul Belediye Başkanlığı, AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık öncesinde içinde bulunduğu (haydi kibar olalım!) aymazlık mı?
Seçmeni kazanmak yerine iyi saatte olsunlara güvenmek... Fikir yerine mazeret üretmek...
Tayyip Erdoğan’ı büyüten sihirli reçete, aslında bu hatalardan ibaret.
O hatalar ki, yakın geçmişin yenilmez armadasına tek tek teslim bayrağı çektiriyor.