Paylaş
ÖNCEKİ gün açıklanan enflasyon rakamları son kriz yüzünden kaçan balığın ne kadar büyük olduğuna kanıttır...
Türkiye çeyrek asırdır, düşen asansörde yukarı zıplamaya çalışan adam sendromu yaşadı... Enflasyon nedeniyle ticari, siyasi, ahlaki sistem erozyonunu yeni partiler, taze liderler ve hatta hiçbiri işe yaramadığında askeri darbeler marifetiyle örtmeye çalıştı.
28 Şubat süreci kanıtladı ki açık askeri darbe dönemi kapandı. Darbe özürlü komutanların üstlerine vazife olmayan konulardaki sözlü muhtıralarına kulak asan pek kalmadı...
Daha on gün öncesine kadar Türkiye'de ismini bile sınırlı sayıda kişinin duyduğu uluslararası bir bürokratın ancak romantik komedilere (örneğin ‘Bay Smith Washington’a gidiyor' gibi) yakışan hızla yükselip Ekonomik Çar ilanı siyasi sistemin teslimi anlamına geldi.
Dolayısıyla kimse yanlış analize yeltenmesin... Kemal Derviş, siyasi-askeri-mali oligarşiye rağmen gelmedi. Siyasi iflas-darbe-siyasi iflas sürecinin laçkalığı nedeniyle göreve çağrıldı.
Dün Kemal Derviş'in, ‘‘En kritik dönem üç-dört hafta’’ açıklamasını duyunca, ‘‘Doğru ama eksik’’ diye düşündük... Çünkü Derviş'in mali piyasalara çeki düzen vermesi herkesin sandığından hızlı olabilir.
Ne var ki, son devalüasyon-zam furyasının bozduğu toplumsal dokuyu onarmak o kadar kolay iş değildir...
14 aylık özverinin sonuçlarını çöp sepetinde gören sendikalar, tarım kesimi ve esnaf bakalım Kemal Derviş'e de avans tanımaya niyetli mi?
Kimse memura, işçiye, emekliye, dar gelirliye fikir sordu mu, özür diledi mi? Haydi bırakın hepsini bir yana; üstümüzden geçen kamyonun plakasını alan çıktı mı?
İşçi eyleme sürüklenirse, çiftçi meydana dökülürse, esnaf kepenk indirirse Kemal Derviş arkasında kimi bulacak... Müflis siyaset ile enflasyon-yolsuzluk ekonomisinin emir eri siyasilerden başka... Zaten onlar da ilk fırsatta Kemal Derviş'i ortada bırakıp kaçmayacak mı?
O yüzden en iyisi, Kemal Derviş'in kendi gerçeklerini ve programını başkalarına emanet etmeden, bizzat açıklaması, süre istemesidir... Halkın aracılara itibar edeceğini sanmıyoruz.
Eğer son kriz çıkmasaydı üç yıla yayılacak programı mecburen çok daha kısa sürede tamamlamak zorundayız...
Dolayısıyla acının şiddeti daha yüksek ama süresi daha az olacak gibi...
Üstelik aynı süreçte, Kıbrıs, AB ve Irak politikalarında süprizlere de hazır olmalıyız... Türkiye'yi bugünkünden daha güçsüz yakalamak zor.
Yazıyı düzeltmek üzere baştan okuduğumda çok sayıda vektörü bir arada kullanmaya çalıştığım için biraz karışık olduğunu gördüm.
Ama düzeltmeyeceğim çünkü herkesin kafası karışık.
Belki de çağrışım metodunun hepimize yardımı dokunur.
Gelecek hafta görüşmek üzere iyi bayramlar diliyorum.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Gazete köşe yazarlarının neredeyse hepsi bir şekilde Kemal Derviş'ten söz etmişler. Anlaşılan o ki herkes bir mucize bekliyor. Bu arada bunca toz-duman arasında tamamen unutulup giden iki şeyden hiç söz edilmiyor. 1) Milletvekillerinin dokunulmazlığı ciddi biçimde kısıtlanarak Meclis içindeki mikroplar temizlenmez, 2) Nereden Buldun Yasası doğru dürüst işletilip kara paranın izi sürülemezse değil Kemal Derviş, gökten ‘Hızır' bile inse hiçbir şey değişmez. Her şey eski tas, eski hamam gider.’’ (Erdal Yetkin)
Paylaş