Demokrasi intikam alır mı?

DEMOKRASİ unutkanlık rejimidir. Aksi halde Sabra ve Şatilla kasabı Ariel Şaron'un barış kahramanı sıfatıyla tarihe defnedilmesine rıza gösterebilir miydik? Terör listesinden iktidara yürüyen Hamas Kaleş'inin namlusundan barış güvercini çıkmasını bekleyecek kadar iyimserlik taşır mıydık?

* * *

Ancak unutkanlık kadar doğru hatırlamak da önemli. Talih ve tarihin cilvesi olsa gerek, Steven Spielberg'in Münih filmi Türkiye'nin Ortadoğu'yu hatırladığı hafta vizyona girdi.

Hatırlar mısınız bilmem; sadece Türkiye değil çoğu Avrupa ülkesi bile renkli TV ile 1972 Münih olimpiyatı sırasında tanıştı. Olimpiyat ve 1974 Dünya Kupası dopingiyle TV izleme süresi katlandı.

Ne yazık ki 1972 oyunlarından hatırda kalan rekorlardan çok İsrailli 11 masum sporcunun Filistinli Kara Eylül örgütü tarafından rehin alınıp öldürülmesiydi. Münih filmiyse TV'de izlediğimiz ilk canlı yayın katliamının devam sahneleri, yani İsrail'in gizli intikam operasyonuna dair.

Şaron, Hamas, Münih ve İsrail derin devleti.

Aslında hepsi birbirinin eseri.

Unutamayanların intikam merdiveninde şehvetle tırmanışının resmi.

Ama son basamakta da olsa durup, kendilerine sormaları lazım:

- Demokrasi intikam alır mı?

* * *

Demokrasi intikama yönelirse ne olur.

Örneğin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rektör Yücel Aşkın davası sırasında kalkar ve der ki, "Ben şiir okuyup hapse girerken sizler neredeydiniz?"

Tıpkı İsrail'in sürek avı düzenlediği Filistinlilerin vatandaşları olduğunu unutması gibi, Erdoğan, Van Rektörü'nün de Başbakanı olduğunu hatırlayamaz.

Çünkü siz bakmayın adalet meleğinin gözbağına, aslında intikamın gözü kördür.

* * *

Türk demokrasisi unutabildiği kadar gelişebildi.

Bülent Ecevit, 12 Mart'ın hesabını sorma vaadiyle geldi unuttu.

Süleyman Demirel iki kez askeri darbeyle devrildi.

12 Eylül'de iki lider de siyaseten düştükleri kuyudan tırmandı.

Yeni mekánları Başbakanlık ve Çankaya Köşkü oldu.

Ne rejim kin tuttu, ne de siyasi lince uğrayan lider geçmişe takıldı.

* * *

İntikam ateşi yaşlandıkça külleniyor, bireyden çoğula doğru unutkanlık artıyor.

Diyelim ki bir partiyi, (örneğin AKP'yi) diğerleri kriz çıkartıp sizi işsiz bıraktı diye intikam almak için seçtiniz... Dört-beş sene sonra unutabilir, başkasına oy atabilirsiniz.

Zaten demokrasi, sadakat rejimi değildir.

Ama intikam rejimi hiç değil.

Cami, laikliğin kalesi

HÜKÜMETE yakın ve dini hassasiyeti yüksek gazeteler yaygın basında çıkan cami haberleri ve fotoğraflarını yadırgıyor. Hatta Başbakan'ın "AKP'ye fatura kesiliyor" kuşkusu paylaşılıyor.

Oysa laik gazetelerin camiyle ilgilenmesi son derece doğal. Cami ve okul, Türkiye Cumhuriyeti'nin iki temel direğidir. İmam ve öğretmen kırsalda muhtarın yardımcısıdır. Ne zaman cami ve okul elden gittiyse rejim sıkıntıya düşer. Çetin Altan ustanın yazdığı gibi, camiyle kışla karşı karşıya gelir, ense kararır. Ezcümle enseyi karartmamak için camiye ilgim sürecek, cümle áleme duyurulur.
Yazarın Tüm Yazıları