Davul zurnayla geliyoruz

ANKARABAŞLIKTAKİ ifade, hükümetin önemli bir bakanına ait.

Soruyorum:

"Ankara’da herkes Kuzey Irak’a operasyonu konuşuyor."

Samimiyetle yanıtlıyor:

"Davul zurnayla geliyoruz diyoruz. Umarım akıllarını başlarına toplarlar da lüzum kalmaz."

Türk Silahlı Kuvvetleri, sınıra kaydırılan 150 bin askerle yakın tarihin en ciddi tahkimatını yapıyor. Üstelik dosttan-düşmandan saklamadan. ABD’nin 2 yıllık geri çekilme takvimi nedeniyle moralleri bozulan Kuzey Iraklı liderler, bu güç gösterisinden korkar mı, bilinmez.

Öte yandan Güneydoğulu milletvekilleri, PKK’nın terör eylemleri nedeniyle artan güvenlik önemleri ve operasyonlardan rahatsızlıklarını dile getirmeye başladı bile...

Ama seçim sürecinde dahi olsa hükümetin bu sıkıntıyı yüksek sesle ifade edeceğini... Veya konunun Başbakan-Genelkurmay Başkanı görüşmesinde açılacağını hiç sanmıyorum.

Çünkü Ordu’ya bu tür siyasi baskı zaten tutmaz, üstelik vebali büyük olur.

Ne var ki PKK’nın tek taraflı ilan ettiği ateşkes sona ermek üzere.

Dolayısıyla genel seçim ve terörle mücadele takvimi örtüştü.

Dikkatinizi çekmek istediğim asıl kritik husus bu!

Çift sandığa sürpriz fren

BAŞBAKAN ve Genelkurmay Başkanı, 2 saat neler konuştu?

Herhalde zaman içinde Ankara siyasi kulislerine sızar.

Ama örneğin, askerin çifte sandık yasasına açık muhalefeti biliniyor.

İşte tam da bu nedenle İstanbul Zirvesi’nden hemen sonra AKP’nin TBMM’deki yasaya asılmaktan vazgeçmesi hakikaten ilginç.

Gerçi CHP 2 bine yakın önergeyle yolu tıkadı.

Ama AKP de sabaha karşı çalışmak yerine gece 11.00’de pes etti.

CHP’ye göre, "ısrar etmeyin" işareti İstanbul’dan gelmiş olabilir.

Grossman’a imdat telefonu

27 Nisan Genelkurmay uyarısından hemen sonra yurtdışına bir telefon açıldı.

Başbakan’ın İstanbullu danışmanı, ABD’den Marc Grossman’ı aradı.

Eski ABD Bakan Yardımcısı’na muhtıradan söz etti, yardım istedi.

ABD’den beklenen, askerin siyasi sürece müdahalesine sert kınamaydı.

Gerçi Grossman, "Türkiye 28 Şubat’ı bir daha yaşamaz" diyerek üstüne düşeni yaptı.

Ama danışmanın beklediği güçlü ABD tepkisi hálá gelmedi.

Ekrandaki çatlağa dikkat

MERKEZ sağda birlik 24 saatte tamamlandı, Türkiye haritasında batıya koşan kırat amblemi altında toplanıldı. Anayol isminden Yılmaz-Çiller hükümetini hatırlattığı için vazgeçildi.

Dün Cumhuriyet mitingleri ile Mumcu-Ağar’ın basın toplantısı aynı saate rastladı.

TV kanalları ekranı ikiye bölerek iki tarihi olayı aynı anda canlı yayınladı.

Meydanları izlerken Ankara ve İstanbul’dan bu yana dinamik gelişimi fark ettim. Artık mesele "Tayyip’i durdurma" eşiğini aştı, meydanlarda merkez inşa ediliyor.

Meydanlar enerjisini oy olarak boşaltacak parti ve ittifaklar arıyor.

Eğer DYP-Anavatan birleşmesiyle yeni merkez kuruldu diye seviniyorsanız... O zaman bölünmüş TV ekranındaki meydanların bu ittifaka oy atacağına inanıyorsunuz demektir.

Yok öyle değilse, o zaman meydanlar kendi merkezini bulur.

Ben hálá merkezin adresinin CHP olacağını düşünüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları