Enis Berberoğlu: Çete merakı korkuyu aştı

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Çete kuşatmasında yaşamak anlaşılan merak yelpazemizi genişletti.

Açıkçası Galatasaray Üniversitesi'nde düzenlenen ‘‘Kara Paranın Aklanması’’ seminerine davet aldığımda yine boş salonda üç-beş uzmanla buluşacağımızı düşündük. O yüzden salon kapısından taşan kalabalığı görünce şaşırdık... Mali Suçlar Araştırma Kurulu (MASK) yönetici ve uzmanları... Bankaların hukuk bölümlerinden genç avukatlar, emniyet ve gümrükten katılımcılar... İki gün süreyle uluslararası kara para trafiğiyle ilgili kafa yordular.

* * *

Yabancı konuklardan Sorbonne öğretim üyesi Profesör Pierre Kopp genç ama bu alanda deneyimli bir ekonomist. Kamu görevlileriyle ortak çalışmaları ile yetinmeyip kişisel gözlem amacıyla Hollanda'da Kolombiyalı kokain kaçakçıları ile takılacak kadar meraklı bir bilim adamı...

Çıkardığı sonuçlar da çalışma yöntemleri kadar çarpıcı:

1) Kara para trafiği varsayıldığı kadar yüksek hacimli değil. Çünkü birçok ülkede zaten kara para aklanmasına ihtiyaç yok. Zaten kimse kazancın kaynağını sormuyor.

2) Suç dünyası kara para trafiğinde yüksek teknoloji kullanmak için fazla ilkel kalıyor... Ayrıca gelişmiş tekniklerde devreye fazla kişi girdiği için ihanet ve ihbar riski yükseliyor. Dolayısıyla en sık rastlanan yöntem, yine elinde çantayla dolaşan kuryeler.

3) Bu çerçevede suç dünyasını kara para trafiğini takip ederek köşeye sıkıştırma planları lüks kalabiliyor.

Yine Profesör Kopp'tan ilginç bir gözlem: ‘‘Kara para aklamak için müthiş teknikler kullandıkları varsayılan Kolombiyalı kaçakçılar, evdeki telefonlarının dinlenmesinden korktukları için gidip sokaktan telefon ediyor, emin sandıkları bu telefonda her türlü işi konuşuyorlardı...’’

* * *

Kara para trafiğini takip organize suçla mücadelede umut ettiğimiz ölçüde yardımcı olmuyorsa hemen vazgeçmek mi lazım?

Hayır... Çünkü kara para trafiğinde el değiştiren her kuruş orgazine suç örgütlerinin kasasına giriyor, çetelere güç katıyor. Ayrıca yine Pierre Kopp'un doğru olarak tespit ettiği gibi, ‘‘Kara parayla mücadele, başta bankalar olmak üzere mali piyasalara ahlak dopingidir...’’

Bu açıdan yaklaşıldığında Türk bankacılık kesimi kara para trafiğinin takibinde siyasi otoriteye ve müfettişlere yeterince yardımcı oluyor mu?

Bu soruya olumlu yanıt vermek pek kolay değil.

Çünkü ‘‘Şüpheli İşlemler Tebliği’’ne göre bankalar kara para trafiğinden kuşku duyduklarında ihbarda bulunmak zorundalar... Ve bu durumda:

1) Yürütülen soruşturmada suç kanıtlanamazsa iddiaya muhatap kalan müşterinin bankayı dava edip tazminat kazanması ihtimali göz korkutuyor.

2) Bankalar arasındaki rekabet ortamı, müşteri kaybına yol açabilecek bu tür işbirliğini zorlaştırıyor.

* * *

Her neyse, gördüğümüz kadarıyla, son yıllarda Türkiye'ye egemen olan çete korkusu yavaş yavaş aşılıyor... Bilgi cehaletin karanlığını aydınlattıkça cesaret artıyor.

Yazarın Tüm Yazıları